Page 33 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 33
Basit bir soruyla başlamak istiyorum. Devlet niçin vardır? Bu soruya cevap olarak
Doğu’da ve Batı’da ciltlerce kitap yazılmıştır. Kanaatimce, en tatmin edici cevaplardan
biri, bu toprakların yetiştirdiği en önemli hukukçulardan biri olan rahmetli Ali Fuad
Başgil’e aittir.
Başgil, Esas Teşkilat Hukuku kitabında soruyu şöyle formüle eder: “Bir memlekette
meclisi, hükûmeti ve mahkemesile emreden ve yasaklar koyan bir otorite niçin var-
dır?” Cevabı da şöyledir: “O memleket insanlarının mesut yaşamalarını mümkün kıl-
mak için”. İnsan ancak “emniyet ve hürriyet havası içinde” mesut olabilir. Bu nedenle,
Ali Fuad Başgil’e göre devlet, “emniyet ve hürriyet temin etmek suretiyle vatandaşları
huzur içinde yaşatmak” için vardır.
1
Bunun yolu da devleti hukuka bağlı kılmaktan, başka bir ifadeyle tüm kural ve
kurumlarıyla hukuk devletini tesis etmekten geçmektedir. Bu bağlamda bireylerin hak
arama hürriyeti, hukuk devletinin vazgeçilmez teminatlarından biridir. Hak arama bi-
zatihi bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve hürriyetlerin de etkili şekilde
kullanılmasını sağlayan bir usuli güvence sağlamaktadır.
Aslında şikâyet ve başvuru hakkı uzun bir geçmişe sahiptir. Halkın şikâyetlerini
dinlemek suretiyle haksızlıkların giderilmesi ve bu yolla adaletin sağlanması, devlet
geleneğimizde kadim bir uygulamadır. Siyasetnamelerde devleti yöneten hükümdarla-
ra belli aralıklarla halkın şikâyetlerini dinleme, onların dertlerine derman olma ve bu
şekilde adaleti sağlamaları tavsiye edilmiştir.
Bu şekilde kurulan divanların bir amacı da adaletin tesis edildiğinin bilinmesini
sağlamaktır. Nizamülmülk, Siyasetname’de hükümdarın haftada iki gün halkın şikâ-
yetlerini dinlemesi ve hakkı yerine getirmesinin caydırıcı bir etkisi olduğunu anlatır.
Bu uygulama memleketin her yerinde zalimlerin şikâyet korkusuyla kötülük yapmak-
tan çekinmesini sağlar. Nizamülmülk’ün ifadesiyle, Hükümdarın “tazallüm edenleri ve
adalet istiyenleri huzuruna kabul ile sözlerini dinlediği memleket dahilinde münteşir
olunca, bütün zalimler korkar ve zulüm elini kısaltır ve hiç kimse zulmetmeğe ve el
uzatmağa, ukubet korkusuyla kudretyap olamaz”.
2
Rahmetli Halil İnalcık Hoca, Osmanlı’da bu geleneğin devam ettiğini, “Şikâyât Def-
terleri”nden örnekler vererek çok iyi anlatır. Bu defterlerde halkın hemen hemen tüm
kesimlerinin, gerek devlet görevlilerinin gerekse diğer kişilerin haksızlıklarını “arz-ı
1 Ali Fuad Başgil, Esas Teşkilat Hukuku, (İstanbul: Baha Matbaası, 1960), s.273.
2 Nizamülmülk, Siyasetname, Çeviren: M.Şerif Çavdaroğlu, (İstanbul: İ.Ü. Hukuk Fakültesi İdare
Hukuku ve İdare İlimleri Enstitüsü Yayınları, t.y.), s.25.
14 ŞUB A T 2019 31