Page 61 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 61

Örneğin, bizce bu kurumun biraz daha iyi bir noktada konumlandırılması anlamın-
            da attığımız adımlardan birini şöyle ifade edebilirim: Kurumun Türkiye Büyük Millet
            Meclisiyle ilişkilendirilmiş olması, bugün ne kadar isabetli karar verdiğimizin daha iyi
            görülmesine vesile oldu. Cumhurbaşkanlığı sistemi kabul edildikten sonra… Malum
            daha önce bir Başbakanlık müessesesi vardı Türkiye’de, buna yakın nitelikte, mesela
            İnsan Hakları Eşitlik Kurumu gibi bir kısım kurum Başbakanlığa bağlanıyordu yani
            prestij anlamında bir bakana bağlanmaktan daha kuvvetli kılınmak adına Başbaka-
            na bağlanıyordu ama Türkiye Büyük Millet Meclisi halkın iradesini temsil eden bir
            müessese olarak ve buradaki bağlılık da doğrudan bir astlık-üstlük ilişkisi tarzında
            da konumlanmadığından dolayı bunu âdeta özel bir yere kondurmuş olduk yasa koyu-
            cular olarak. Ben bunun isabetli olduğunu düşünüyorum. Dünyadaki örneklerinde de
            önemli bir kısmı parlamenter ombudsmanlıktır ama bir kısım yerlerde devlet başkan-
            larının, cumhurbaşkanlarının üye atadığı örnekler de var. Bu, malumunuzdur yani bu
            işin üzerinde çalışan arkadaşların bilebileceği bir konudur.  Parlamentoyla ilişkilendi-
            rilmesinin faydası, sadece idarenin daha sonra bir parçası olmak zorunda kalmasıyla
            da ilgili değil, yapacağı işte idare diğer tarafta kaldığı için, bugün ayrışan sistemde
            yani Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Parlamentonun ayrıldığı sistemde idareyle ayrıca
            bir astlık-üstlük ilişkisi içerisinde olmaması, bana göre bu kuruma güç kazandıran bir
            ayrıcalık olmuştur ve şu anda da bunu daha fazla hissetmeye başladık. Örneğin, ba-
            kan yardımcılarıyla, zaman zaman bakanlarla, genel müdürlerle toplantılar tertip edi-
            yoruz, o arkadaşlara da hatırlatıyoruz kurumun genel idare içerisindeki herhangi bir
            idare olmadığını, bunun bir nevi, nevi şahsına münhasır (sui generis) bir müessese ol-
            duğunu -çünkü bir yargı organı da değiliz- eğer bir tanımlama icap edecek olursa belki
            daha çok yargı organlarına benzetilebilecek bir konumda olması, kararlarının daha
            çok dinlenmesi, daha çok bunlara uyumlu olması bakımından çok önem arz ediyor.
            “Niye bu ayrıntıya girdin?” diyeceksiniz. Bizim hem masanın o tarafında hem bu tara-
            fında bulunmamız nedeniyle zaman zaman şununla karşılaşıyoruz: İşte, bir problemi
            dostane çözüm yoluyla çözmek istediğimiz zaman veya kurumla muhatap olup bir
            bilgi, belge isteme gibi bir şey söz konusu olduğunda bir bakıyorsunuz, bir kısmı bu-
            rada olan uzman arkadaşlarımız karşı taraftaki muhatapla görüştüğü zaman, “Bunlar
            genel idarede benim astım mıdır, üstüm müdür? Bir daire başkanının onun telefonuna
            çıkması uygun mudur, değil midir? Genel müdürle görüşebilir mi, görüşemez mi?” gibi
            kısır birtakım tartışmaları yaşıyoruz. Eminim ki vereceğimiz mücadeleyle, oluşturaca-
            ğımız doğru algıyla bunun ayrı bir şey olduğunu… Mahkemelerle ilgili bir sorun yok
            yani mahkemeden bir yazı gittiği zaman hâkimin imzasıyla, savcının imzasıyla kimse
            bunun hangi ağırlıkta olduğu, kimin kime arz edeceği, rica edeceği konusunda çok cid-
            di bir ihtilaf yaşanmıyor ama bu Kamu Denetçiliği Kurumu olup yeni bir kurum olunca
            böyle problemler yaşıyoruz. Tabii bunun tümünü detaylı bir şekilde bir kanun metnine



                                                                   14 ŞUB A T 2019  59
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66