Page 68 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 68
Biraz önce Alaattin Hocamın giriş yaptığı yerden belki ombudsmanlık kurumunun
tarihiyle ilgili arayışta hangi istasyonlara müracaat edilmiş, bununla ilgili biraz belki
bir çerçeve çizmek gerektiğini düşünüyorum. Tabii, kurumun devam eden akademik
bir dergisi de var, bu dergide de ciddi yayınlar üretilmiş, üretilmeye de devam edi-
yor değerli akademisyen arkadaşlarımız ve kurumda çalışan uzman arkadaşlarımız
tarafından. Bu süreç içerisinde de kurum kendisinin tarihini de aramış yani bu inşa
sürecinde kurum, kimliği ve tarihiyle ilgili bir arayış içerisine de girmiş, bununla il-
gili üretimler de gerçekleşmiş. Geçmiş dönemden itibaren de dünyadaki bu kurumla
ilgili çeşitli yayınlar üretilmiş, doktora çalışmaları düzeyinde de çalışmalar yapılmış.
İşte, bugün günümüzde 100’ün üzerinde ülkede, temelini İsveç’ten aldığı söylenen, ta
başından beri bugünün, gündemin Meclis Başkanımızın da ifade ettiği, açılış konuş-
masında Başdenetçimizin de ifade ettiği, tarihle ilgili göndermelerde hep bir arayış
da anlaşılıyor, mevcut.
Tabii, bu nereye varıyor? Yine, bununla ilgili çalışan hocalarımız da var burada.
Şikâyetin olduğu yere kadar ulaşıyor yani şikâyetin varlığının bu kurumun varlığıy-
la… Yani kurumun tarihçesinin aslında bir nevi şikâyetin tarihçesi olduğuyla ilgili de
değerlendirmeler yapılagelmiş. Gerçekte de öyle mi? Yapılan araştırmalarda, ortaya
konulan tespitlerde Viktor Pickl’in verdiği, ilk, 1997’lerden itibaren bu kurumun teme-
linin İsveç Kralı Demirbaş’ın örneklendirdiği, “Kadu’l Kudat” adı verilen, Osmanlı’ya
da atfedilen aslında hatalı olarak -Osmanlı’da “Kadu’l Kudat” diye bir yapı aslında
yok ama yani Abbasilere, belki daha öncesine götürmek gerekiyor- bu arayışla ilgi-
li de kurumda aslında yayınlar üretilmiş. Burak Bey’in de bu anlamda yayınları var.
Ama temelde gerçekten şikâyetle birlikte aramak lazım; işte, şikâyetin konu olduğu
kurumlarda aramak lazım. Bununla ilgili tartışmalar epey yapılmış, üretilmiş. İşte,
Divan-ı Mezalim hep örneklendirilmiş. Aslında herkesin Viktor Pickl’in yaptığı tespite
dayandığını görüyoruz. Sonra o sürekli tekrar edilegelmiş, daha sonraki çalışmalarda
bu Divan-ı Mezalimde -ki Osmanlı’da böyle bir kurum da yok aslında- yine Osmanlı ör-
neklendirilmiş yani “Divan-ı Hümayun” denilebilir belki. Alaattin Hocanın ifade ettiği,
kadı merkezli, taşrada veya merkezde buna dair uygulamalar var.
Ben Konya’dan geliyorum, Karaman’da görev yapıyorum. Konya’da bir fıkra anlatılır.
Meclis Başkanımız da açılışta bir fıkra anlattı, çok da hoş. Yani Konya’da “Başaraka-
vak” isminde bir yerleşim var, Konya’ya 10 kilometre mesafede. Başarakavaklılar -biraz
da şikâyetle ilgili bir şey olsun, nükte olsun açısından söylüyorum- Konya’ya çalışma-
ya gelirler, her sabah erken vakitte çıkarlar ama çıktıklarında güneş karşılarındadır
-herhâlde, malum, herkesçe bilinen, belki de başka yerlerde de örneği bulunan bir fık-
ra olmalı- hep güneşle karşılaşırlar, gözlerini alır, yanarlar o yolculuk sırasında. Akşam
66 14 ŞUB A T 2019