Page 84 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 84
maruz kalmaması veya bunu görmezden gelmesi bu anlamda o konuyu kamu politika
alanına alsın veya almasın, mümkün değildir. Mutlaka bu değişimi, ihtiyacı, talebi gör-
mesi ve cevap vermesi gerekmektedir. Dolayısıyla yapısal anlamda Weberyan modele
yönelik eleştiriler, şikâyetler kamu yönetimi sistemini ve kuramını yeniden düşünme-
ye ele alınmaya zorladı. Bu anlamda baktığımızda, özellikle 1980’ler sonrasında çok
sayıda yönetim teorileri, alternatif yaklaşımlar gündeme geldi ama bunlar arasında
baktığımızda birkaç tanesi öne çıktı. Bunlardan bir tanesi, yine bizim sıklıkla üzerinde
durduğumuz işletmeci modeldir. Özetle işletmelerin kullandıkları teknikleri, verimlilik,
etkinlik hassasiyetini, yönetim anlayışını, karar verme şeklini kamu yönetimi alanına
transfer etmek şeklinde özetleyebileceğimiz bu anlayış, yaygınlık kazandığı ölçüde
çok da eleştirilen bir model oldu. İşin bir tarafında bu işletmeci yaklaşım ve bunun
uygulamalarını gördük. Diğer tarafta ise yine kuvvetli yaklaşımlardan bir tanesi -az
önce hocamın da üzerinde durduğu- “yönetişim veya birlikte yönetim” veya “çok ak-
törlü yönetim” anlayışı idi. Bu anlayışın da uygulama örneklerini gördük. Teorideki bu
iki kuvvetli yaklaşım mutlaka ki alana da yani kamu politika alanına da veya uygu-
lamalara da yansıdı. Türkiye’de de baktığımız zaman, özellikle 2000’li yıllardan sonra
biz hem işletmeci modelin etkisiyle hem birlikte yönetme veya yönetişim mantığının,
yaklaşımlarının etkisiyle hem merkezî düzeyde hem yerel yönetimler düzeyinde çok
önemli kanuni ve kurumsal düzenlemeler hayata geçirdik. Özellikle 2000 sonrası ye-
rel yönetim kanunlarımıza baktığımızda, kent konseyleri gibi, kalkınma ajansları gibi
veya yine bu her iki yaklaşımda kesiştiği bazı anahtar kelimeler; örneğin, etik gibi,
hesap verebilirlik gibi, şeffaflık gibi, kamu denetçiliği gibi, yönetişimde daha sıklıkla
dile getirilen pek çok kavramı tekrar yoğun bir şekilde konuşmaya ve yaptığımız ka-
nuni düzenlemelerle de bunları yerleştirmeye çalıştık; oluşturduğumuz kurumlarla da
bu kavramları ve yaklaşımları yerleştirmeye çalıştık. Örneğin, 5018 sayılı kanun gibi,
değil mi? Baktığımız zaman çok ciddi bir şekilde bizim sistemi bütünüyle etkileyen
temel düzenlemelerde hem işletmeci mantığının hem de yönetişimci mantığının iz-
lerini görmek mümkün. Özellikle son dönem Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminde
bakanlarımızın tercih edilmesinde, özelliklerine, profillerine baktığımızda veya kamu
politika kurullarının yapılanmasına baktığımızda ben görüyorum ki bu birlikte yönet-
me veya işletmenin deneyimini kamuya aktarma uygulaması ciddi bir şekilde hayata
geçti.
Konuyu çok uzatmadan toplayacak olursam eğer, eskiden kullandığımız kurumları
tekrar bulmuş gibi yapıyoruz. Sanıyorum bu biraz bizim hatamız. Yani biz eğitim aya-
ğındakiler adına söyleyebilirim, bu biraz bizim eksikliğimiz. Kamu yönetimi alanında
örneğin Osmanlıdan modern Türkiye’ye olan bağlantıyı maalesef kurarak anlatmıyo-
82 14 ŞUB A T 2019