Page 80 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 80
vezirler katında da aynı misyonu ifa ettiğini görüyoruz. Mesela Nizâmülmülk’ün oğlu
Fahrülmülk’e gönderdiği 12 mektubu günümüze ulaşmıştır. Bunlarda halkın değişik so-
runlarını çözmesi için aracılık yapmaktadır. Gazali’nin yine, başka vezirlere de benzer
mektupları vardır. Onlarda da belli somut kötü yönetim ve adaletsizlik örneklerini
hatırlatarak hem bunların çözümünü hem de bundan sonrası iyi yönetime ve adalete
yönelmeleri gereği üzerinde durmaktadır.
İkinci olarak, 1207-1273 yılları arasında yaşayan büyük arif ve alim Mevlâna da,
Selçuklu Türkiyesi’nde, yılları arasında benzer bir misyon üstlenmiştir. Yaşadığı dö-
nemde halkın sevgisini kazanan Mevlana’ya Selçuklu sultanları kendisine büyük saygı
gösteriyorlardı. Selçuklu Türkiyesi’nde devlet adamı ve yöneticileri üzerinde çok etkili
konumu, onu kamu yönetimi katında âdeta bir kamu denetçisi konumuna taşımıştır.
O, yöneticilere kendisine başvuran insanların şikâyetlerini dile getirerek çözümünü
tavsiye ettiği mektupların sonunda –ki bir kısmı, 200 küsuru bir kitapta toplanmış yani
binlerce böyle mektup var- şunu söylüyor: “Umarım ki elini genişletirsiniz de, hukuku-
nu diriltmiş olursunuz. Kim birini diriltirse bütün insanları diriltmiş gibidir. Acı yeryü-
zündekine, acısın gökyüzündeki sana.” Bir hâkime de şöyle yazıyor: “Kutlu himmetinizi
esirgemeyin de, kendisine miras kalan o ev, bu mazlumun, bu kimsesizin eline geçsin
de dirilsin. Bir kişiyi dirilten bütün insanları diriltmiş gibidir.” Görüldüğü üzere kamu
denetçiliğine başvurunun temelini Mevlâna’nın bir bireyin hakkını vermeyi tüm insan-
lığın hakkını vermek olarak görme tavsiyesinde bulabiliriz. Ombudsmanlık faaliyetine
başka tipik bir örnek olarak devrin sultanına insanların haklarını çiğneyen bir valiyi
şöyle şikâyet ediyor: “Şimdi vaktin valisi kaç kezdir, zayıf kulları incitmektedir; onlara
kastetmektedir; zulmetmektedir onlara. Bu incitişler bizim gönlümüze, bu babanın
gönlüne erişiyor. Âlemin tek padişahının yüce kapasını aşındırmak, Allah iktidarını
daim etsin, o yüce zata baş ağrısı vermek istemiyoruz; uzağız bundan ama iş sınırı
aştığı gibi âlemin tek padişahının yardımı da bütün hayır ehline, bütün dervişlere,
hele bu babasına da dökülüp saçılmakta. Bu yüzden gözlüyoruz, umuyoruz. Dünyanın
tek padişahının, zamanın İskender’inin buyruğuyla Allah iktidarını sürekli kılsın. Bu
valinin zulmü, saldırısı şu zayıf kullardan giderilsin.” Devrin başbakanı sayılabilecek
zamanın “asafı ve mülkün nizamı” diye hitap ettiği Emir Pervane’ye yazdığı bir mektup
da onun kamu dentçiliği işlevini çok önemsediğini anlıyoruz. Emir’e söyle hitap eder:
“Selam ve duamızı aldıktan sonra halkın ihtiyaçları dolayısıyla çok mektup yazdığımız-
dan usanmasınlar, sıkılmasınlar çünkü tatlı suyun başı kalabalık olur.”
Son olarak, Timurlular devleti coğrafyasından Abdurrahman Câmi, Türkiye’de Molla
Câmi olarak bilinen büyük âlim, düşünür. Timurların en parlak dönemi, 1414-1492 yılları
arasında yaşamıştır ve uzun iktidarı süresince Timurların Hükümdarı Hüseyin Baykara
ve Veziri Ali Şir Nevai’ye gönüllü danışmanlık ve yol göstericilik yapmıştır. O dönemin
devlet adamlarına adalet ve siyaset alanında yazdığı eserler, mektuplar, sözlü tavsi-
78 14 ŞUB A T 2019