Page 79 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 79

düşmektedir. Hayatın garip bir cilvesidir ki İbni Haldun Mısır’da Memlük sultanının
            başkanlığında toplanan aynı kurum önünde, bu defa başyargıçlık görevindeki -ki sade-
            ce yüksek yargıçlık değil, aynı zamanda  bugünkü Adalet Bakanlığı benzeri bir görev-
            oradaki uygulamalara ilişkin şikâyetler konusunda hesaba çekiliyor ve suçsuz bulu-
            nuyor.  Ombudsmanlığın medeniyetimizdeki karşılıklarından bir kurum olarak Divan-ı
            Mezalim, çok konuşulan, bilinen bir konudur. Ama ikinci bir nokta daha var, genelde ih-
            mal edilen bir nokta: Fiilî bir ombudsmanlık olayı var İslam medeniyetinde. Buna “bil-
            ge kamu denetçileri” de diyebiliriz çünkü bizim medeniyetimiz Batı medeniyetinden
            farklı olarak bir bilge, bilgin ve düşünürler medeniyeti olmuştur. Bu bilgeler düşünce-
            lerini çağlar ötesine ulaştıran klasik eserlerin yanı sıra yaşadıkları dönemde sadece
            üniversite hocası ve yol gösterici olarak eğitim vermekle kalmamışlardır. Bunun yanı
            sıra, sosyal hayatın içinde insanların ihtiyaç ve sorunlarına çözüm üretmişlerdir. Diğer
            yandan, ülkelerinde iyi yönetimin, adaletin ve insan haklarına saygının yerleşmesi
            için âdeta fiilî ombudsman rolü üstlenmişlerdir. Yöneticiler de gerek bunun faydasına
            inandıklarından gerekse halkın bu bilgelere teveccühünden dolayı onların tavsiyeleri-
            ni bağlayıcı kararlar olarak addetmişlerdir. Bu bilgelerimizden çok iyi tanınan üçünün
            ombudsmanlık faaliyetine örnek vermek isterim.
               Bunlardan ilki Gazali, 1058-1111 yılları arasında yaşamış, Büyük Selçuklu coğraf-
            yasındaki fiili kamu denetçiliğinin örneği. Çok yönlü bir hukukçu, bilgin ve bilge. Bir
            yandan eserler yazarken diğer yandan yüzlerce öğrenciye çeşitli dersler vermiş, ba-
            zen siyasete dâhil olmuş, devlet adamlarına iyi ve adil yönetim üzerine tavsiyelerde
            bulunmuştur, hatta siyasetçilere halkın somut sorunlarının ve uğradığı haksızlıkların
            giderilmesi için mektuplar yazmıştır. Gazali on bir yıllık inziva döneminin ardından
            1105’te Nişabur’a gelir, ders vermeye başlar, bir sene sonra da Tus şehrinde inzivaya
            çekilir. Hakkında bir şikâyet üzerine Selçuklu Sultanı Sencer tarafından âlimlerle mü-
            nazara için çağrılır. Gazali münazarada kendisi hakkında şikâyette bulananları mahcup
            eder, Sencer kendisine saygı gösterir ve kendisinden talepte bulunmasını ister. Gazali
            Sencer’den ilk olarak Tus ahalisinin açlık ve haksızlıklardan mağdur olduğunu ve kurak-
            lığın her tarafı kavurduğunu hatırlatarak onlara yardımda bulunmasını ister. İkinci talebi
            ise kendisini Nişabur ve Tus’ta eğitim yapmaktan muaf tutmasıdır. Fakat ilmi seven,
            ilim adamlarını koruyan Sencer ona medreseler kurmayı, Horasan ve Irak bilginlerinin
            kendisinden istifade etmelerini ve yılda 1 kere müşküllerini sunmalarını teklif eder. Gö-
            rüldüğü gibi Gazali’nin ilk isteği halkın sorunlarının giderilmesine ilişkindir.
               İkinci talebi ise çok önem verdiği idare karşısında bilimsel tarafsızlığını korumak
            amacıyla resmî görevden muaf tutulması talebidir. Nitekim o dönemi için şöyle bir
            tespit yapar: Bugün âlimler yozlaşmış, hırs dillerini eğip bükmüş artık hükümdarları
            eleştirmekten korkuyorlar. Onların bozulması hükümdarların bozulmasına, hüküm-
            darlarınki de tebaalarının bozulmasına sebep oluyor. Gazalinin, sultanlardan başka



                                                                   14 ŞUB A T 2019  77
   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84