Page 197 - Türkiye'deki Suriyeliler - Özel Rapor
P. 197

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU




            Türkiye’nin Suriyeliler konusunda başlangıçtaki bütün politikaları doğal olarak
            “geçicilik” üzerine inşa edilmiştir. “Geçici Koruma Statüsü”, “Geçici Barınma Merkezi”,
            “Geçici Kimlik”, “Geçici Eğitim Merkezi” gibi ifadeler bu yaklaşımın birer ürünüdür.
            Ancak Suriyeliler konusundaki üç önemli öngörü; yani krizin kısa süreceği, dolayısıyla
            Türkiye’de kalma sürelerinin de kısa olacağı ve mülteci sayısının çok daha az olacağı
            öngörüleri gerçekleşmemiştir. Bu bağlamda kalıcılık ihtimalinin geçicilik ihtimaline
            göre daha da güçlendiği bu dönemde, gerçeklerle yüzleşmek ve kalıcılık konusunda
            politikalar üretmek gerekmektedir. Bunun adı da uyum politikalarıdır. Geçicilik
            duygusu/algısı hem yerel toplum hem de mülteciler için sürdürülebilir bir politika
            değildir ve sadece tedirginlik üreteceği değerlendirilmektedir. Geçicilik üzerine inşa
            edilen politikanın maliyetinin yüksek olduğu, veriminin  sınırlı  kaldığı  ve  gelecekte
            ortaya çıkacak pek çok sorunun kaynağı olabilecek riskleri içinde barındırdığı açıktır.
            Geçicilik  duygusu  mültecilerin  kendilerini  bu  toplumun  bir  parçası  olarak  görerek
            çalışma hayatına, eğitime, sosyal hayata  katılımını  da engellemektedir.  “Geçicilik”
            esaslı bir politika tercihi, kalıcılık halinde ortaya çıkacak pek çok soruna kaynaklık etme
            ihtimalini yükseltmektedir. Bu nedenle kalıcılığın düşünüldüğü ama geri dönüş için de
            çabanın gösterildiği dinamik bir süreç modelinin genelde – özellikle de kayıp kuşaklar
            bakımından- daha az risk taşıdığı değerlendirilmektedir.

            Bununla birlikte,  Türkiye’deki Suriyelilerin sayısının onlarca ülkenin nüfusundan
            daha çok olduğu dikkate alındığında bu kadar büyük sayıdaki mülteci için zaman
            kaybetmeksizin kapsamlı bir strateji belirlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar geçen
            altı yılı aşkın süre içinde ilgili bütün kamu kurumları insanüstü bir çaba ve samimiyet ile
            sorunları çözmeye çalışmış olsalar da, uzun vadeli ve sürdürebilir bir politika ve strateji
            oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

            Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 104’üncü maddesinin birinci fıkrasında,
            göç alanına ilişkin mevzuatın ve idari kapasitenin geliştirilmesi, politika ve stratejilerin
            belirlenmesi konularında çalışmalar yürütmek, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi
            Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmıştır. Kanunun 105’inci maddesinde
            ise; göç politikasını ve stratejisini belirlemek görevi, başkanlığını İçişleri Bakanının,
            sekretaryasını  Göç  İdaresi Genel Müdürlüğü’nün  yapacağı ve  ilgili kurumların
            temsilcilerinden oluşacak Göç Politikaları Kurulu’na verilmiştir. Buna göre Kurulun
            görevleri aşağıda belirtilmektedir:

            “Göç politika ve stratejilerini belirlemek, uygulanmasını takip etmek; göç alanında strateji
            belgeleri  ile  program  ve  uygulama  belgelerini  hazırlamak;  kitlesel  akın  durumunda
            uygulanacak yöntem ve tedbirleri belirlemek; insani mülahazalarla toplu hâlde Türkiye’ye
            kabul edilecek yabancılar ile bu yabancıların ülkeye giriş ve ülkede kalışlarıyla ilgili usul



                                                                   TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER ÖZEL RAPORU  197
   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202