Page 204 - Türkiye'deki Suriyeliler - Özel Rapor
P. 204

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU




            GİGM,  kanunla bu  konuda görevlendirilmiş olmakla birlikte, sayısal büyüklük ve
            sorunun kapsamı, sadece kayıtlama ve güvenlik incelemeleri için bile GİGM’in çok
            ciddi bir yük üstlenmesine neden olmuştur.

            3,5 milyonu bulan mülteci dikkate alındığında Türkiye’nin merkeziyetçi idari yapısından
            hareketle, etkin bir yapılanmanın Bakanlık şeklinde olmasının daha uygun olacağı
                            165
            düşünülmektedir.
            Bakanlık yapılanmasının kısa zamanda hantallaşması riski de dikkate alınarak
            doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı güçlü bir koordinatör Müsteşarlık/Başkanlık da
            tercih edilebilir. Türkiye’deki Suriyeliler konusundaki süreç yönetiminde Bakanlık ya da
            Müsteşarlık/Başkanlık şeklinde yeni bir yapılanmaya gidilmesi halinde, yeni kurumun
            GİGM, AFAD, KIZILAY ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile yakın
            işbirliği içinde çalışması, hatta bazı kurumları doğrudan bünyesine alması gerekecektir.
            Yeni Bakanlık ya da Müsteşarlık/Başkanlığın, süreçte son derece büyük işlevi olan yerel
            yönetimler konusunda da etkin görevler üstlenmesinin zemini hazırlanmalıdır.

            Türkiye’ye sığınanların sayısı, sunulan hizmetlerin niteliği ve çeşitliliği gibi unsurlar ile
            en önemlisi ‘göç’ olgusunun ülkemiz üzerinde ekonomik, sosyal, siyasal ve de güvenlikle
            ilgili birçok önemli yapısal etkisinin olduğu göz önüne alındığında, bu olguya ilişkin
            gerekli politika ve stratejilerin önceden belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Fakat
            daha da önemlisi, siyasi irade tarafından hangi seçenek uygun görülürse görülsün, ülke
            menfaatlerini  yakından  ilgilendiren  göç  olgusuna  ilişkin  politika  ve  stratejilerin,  her
            halükarda bütüncül ve uzun vadeli bir yaklaşım ile belirlenmesi ve şu anda dünyadaki
            en büyük mülteci nüfusuna sahip olan ülkemizi, ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan, keza
            güvenlik bağlamında etkileyen göç olgusuna karşı planlanmış bir strateji çerçevesinde
            hareket edilmesi elzemdir.

             BM’nin göç ve mülteci krizlerdeki rolü, ülkelerin politik kararlarıyla ve bu kararlarının
            arkasında durmalarına paralel olarak başarıya ulaşabilir. Suriye bağlamında yaşanan
            kitlesel göç deneyimleri, BM için başarısızlık örneğidir. Özellikle Suriye krizi ve
            sonrasında meydana gelen göç hareketleri ve ülkelerin bu göç hareketlerine verdikleri
            tepkide göstermektedir ki BM’nin yapısı mutlaka değişmelidir.





            165  TİSK tarafından hazırlanan bir raporda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Aile ve Kadın
            Bakanlığı ve Sosyal Politikalar ve Uyum Bakanlığı şeklinde ikiye bölünmesi, göç, mülteciler ve uyum
            konularının da Sosyal Politikalar ve Uyum Bakanlığı’na verilmesi önerilmektedir. Bkz. M.Murat
            ERDOĞAN-Can ÜNVER,  “Türk İş Dünyasının  Türkiye’deki Suriyeliler Konusundaki Görüş,
            Beklenti ve Önerileri”, TİSK, Ankara, 2015.


        204   TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER ÖZEL RAPORU
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209