Page 438 - kdk_yillik_rapor2018
P. 438
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
AİHM’in 13331/07 başvuru no.lu 11/01/2011 tarihli Hakan ARI - Türkiye Davasında
da, İçel’de yerleşik bulunan ve tapu sicil kaydına fidanlık olarak tescil edilen arazinin
sahibi olan başvurucu, 2002 yılında Mersin Belediyesine imar izni almak için
başvuruda bulunmuş anılan idarece imar planında söz konusu arazinin okul yapım
sahasına girdiği gerekçesiyle izin verilmemiş, iç hukuk yollarını tüketen başvurucu
AİHM’e başvurmuştur. AİHM ise “… başvurucunun mülkiyet hakkına yönelik
müdahalenin 2002 yılından, yani imar izni talebinde bulunduğu 2011 yılına kadar
devam etmesinin başvurucuyu, mülkiyetinin akıbeti konusunda belirsizliğe ittiği,
bu durumunun başvurucunun mülkiyet hakkından tam anlamıyla yararlanması
önünde engel teşkil ettiği, arazinin satış şansı da dâhil olmak üzere sonucu itibariyle
taşınmazın değerini hatırı sayılır ölçüde azalttığı, bunun yanında söz konusu kaybın
tazminat ödenmek suretiyle de giderilmediği, başvurucunun kamu yararının gerekleri
ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozan alışılmışın dışında
ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda bırakıldığı…” tespitiyle AİHS’in Ek 1 No.lu
Protokolünün 1 inci maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/12/2010 tarih ve 2010/5-662 E. 2010/651 K.
sayılı kararında, bir kişinin taşınmazına eylemli olarak el atıp tamamen veya kısmen
kullanılmasına engel olunması ile imar uygulaması sonucu o kişinin mülkiyetinde
olan taşınmaza hukuken kullanmaya engel sınırlamalar getirilmesi arasında
sonucu itibari ile bir fark bulunmadığına her ikisi de kişinin mülkiyet hakkının
sınırlandırılması bakımından aynı sonucu doğurduğuna hükmedilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda 20/08/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun ile bazı
değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişiklikler ile Kamulaştırma Kanununun Ek 1
inci maddesinin birinci fıkrasında, “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere
ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde
tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının
yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar
uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce
kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı
kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen
işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6
ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru
ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine
idari yargıda dava açılabilir.”, hükmü 07/09/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu süre
içerisinde de vatandaşların yaşamış oldukları mağduriyetlerin giderilip giderilemeyeceği
hususunda, kamulaştırma yapmakla sorumlu idarelerin ödenek yetersizliği veya yatırım
planında bulunmaması gibi gerekçelerle daha önce de gerekli işlemleri yapmamalarında
da görüleceği üzere tereddütler bulunmaktadır.
Kurumumuz tarafından da bahse konu başvurular hakkında ilgili idarelere vatandaşların
taşınmazları üzerindeki tasarruf yetkilerinin kısıtlandığı ve mülkiyet haklarının ihlali
2018 YILLIK RAPOR 437