Page 526 - kdk_yillik_rapor2018
P. 526

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU




               Başvuru Belgesinde İsmi Kayıtlı Bir Akademisyene Ait Makalenin Bu Kişinin
               Doçentlik Başvuru Şartlarını Sağladığı Makalesi Olarak Kabul Edilip Edilmediği
               Bilgisinin Tarafına Verilmemesinden Kaynaklanan İhtilafın Çözümü
               Başvuranın  Üniversitelerarası  Kurul  Başkanlığına  muhatap  başvurusu  ile  …nın  …
               dergisinin … sayısında yayımladığı … isimli makalesinin, adı geçenin doçentlik
               başvuru şartlarını sağladığı makalesi olarak kabul edilip edilmediği bilgisinin tarafına
               verilmesini talep ettiği, gerçekleştirdiği onca girişime rağmen söz konusu başvurusunun
               ancak 31/07/2017 tarihinde, “istediği bilginin tarafına verilemeyeceği” şeklinde
               cevaplandırıldığı iddia ve şikâyet edilerek, bahse konu 26/02/2017 tarihli bilgi edinme
               başvurusunun gereğince cevaplandırılması talep edilmektedir.

               Kurumumuzca yapılan incelemede, başvuruya konu uyuşmazlığın çözüme
               kavuşturulması amacı ile iki meselenin aydınlığa kavuşturulması gerektiği anlaşılmıştır.
               Bunlar ise; bahse konu bilginin, mer’i mevzuat açısından bilgi edinme hakkının
               kapsamına  girip girmediği  ve bilgi  edinme  hakkının  sınırını  belirleyen istisnalardan
               birisine dayanak teşkil edip etmediği hususlarıdır.

               Bilindiği  üzere, Bilgi  Edinme Hakkı  Kanunun  3 üncü maddesinde, bilgi  edinme
               hakkının  konusunu  oluşturan “bilginin”, kamu  kurum ve kuruluşlarının sahip
               olduğu kayıtlarda yer alan her türlü veri; “belgenin” ise yazılı, basılı veya çoğaltılmış
               dosya, evrak, kitap, dergi, broşür, etüt, mektup, program, talimat, kroki, plân, film,
               fotoğraf, teyp ve video kaseti, harita, elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi,
               haber ve veri taşıyıcıları şeklinde tanımlandığı görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında,
               başvuru belgesinde ismi geçen akademisyenin makalesinin, ilgilinin doçentlik başvuru
               şartlarını sağladığı makalesi olarak kabul edilip edilmediği bilgisinin, 4982 sayılı Kanun
               kapsamında tanımlanan bilgi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

               Somut olaya istisnalar açısından bakıldığında ise, 4982 sayılı Kanunun “Özel hayatın
               gizliliği” kenar başlıklı 21 inci maddesinde yer alan hükmün yakından incelenmesi
               önem  taşımaktadır.  Uyuşmazlık  konusunun,  bir  akademisyenin  özel  hayatından
               farklı olarak kamusal hayatına ait bir bilgi talebinden oluştuğu anlaşılmaktadır. Zira
               başvuruya konu bilgi, kamusal bir bilgi olup; kişinin akademik çalışmasına dair bilginin
               bir kişisel veri niteliğinde özel hayatın gizliliği çerçevesinde bilgi edinme hakkının
               istisnaları arasında yer alabileceği düşünülse ve bu bilginin kural olarak kişinin rızası
               dışında üçüncü kişilerle paylaşılmasının mümkün olmayacağı değerlendirilse de kamu
               yararının gerektirmesi ve üstlenilen kamusal görev nedeni ile bilgi edinme hakkının
               konusunu oluşturacağı değerlendirilmektedir. Üstelik bu bilginin açıklanması, ilgili
               kişinin özel hayatına haksız bir müdahale olarak görülemeyecektir.
               Bahse konu akademisyenin makalesi, bu kişiye ait bir kişisel veri vasfı yanı sıra aynı zamanda
               da bir fikir ve sanat eserdir. Aynı zamanda bu bilgi, bir akademisyene doçentlik unvanı
               verilmesi noktasında gereken şartları taşıyıp taşımadığının tespiti açısından başvurucunun
               ve kamuoyunun bilmeye hakkı olan bir bilgi niteliğindedir. Zira burada, Anayasal bir hak



                                                                        2018 YILLIK RAPOR  525
   521   522   523   524   525   526   527   528   529   530   531