Page 314 - 2021 Yıllık Rapor
P. 314
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
2911 sayılı Kanun’un şekil şartları bunlarla da sınırlı değildir. Kanun’un “Düzenleme
Kurulu” başlıklı 9 uncu maddesi uyarınca, etkinlik için fiil ehliyetine sahip ve on sekiz
yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu teşkil etmenin zorunlu
olduğu; yine Kanun’un “Bildirim verilmesi” başlıklı 10 uncu maddesi hükmü uyarınca,
düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirimin, toplantının
yapılmasından en az kırk sekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı
yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilmesinin zorunlu olduğu kural altına
alınmıştır.
Yukarıda da ifade edildiği gibi “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri” başlıklı 23
üncü madde gereğince, Kanun’un mezkûr 6, 9 ve 10 uncu maddelerinde kayıtlı şartları
taşımayan (ayrıca 23 üncü maddede yer alan diğer gerekçelerle) her bir toplantı ve
gösteri yürüyüşü, barışçıl olsa ve kamu düzenini aksatmasa dahi “kanuna aykırı”
olarak ilan edilebilmektedir. Bundan sonrasında ise Kanun’un “Direnme” başlıklı 32 nci
maddesinde yer alan “Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara
ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi
halinde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur.
İhtara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak
direnilmesi halinde, ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
265 inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur…” hükmünün
devreye girdiği, sonrasında ise 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun “Zor ve
silah kullanma” başlıklı 16 ncı maddesinde yer alan, “Polis, görevini yaparken direnişle
karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya
yetkilidir…” hükmü uyarınca polis müdahalesi ile karşı karşıya gelinmektedir.
Daha somut anlatım ile barışçıl olan, şiddet içermeyen ve kamu düzenini hayati
oranda aksatmayan gösterilere 2911 ve 2559 sayılı Kanunlara uygun ve hatta bunların
gereği olarak gerçekleştirilen kolluk müdahalesi, yasal sınırlar içerisinde gerçekleşen
ancak AİHM içtihadı uyarınca hukuka aykırı bir müdahaleye dönüşebilmektedir.
Dolayısıyla barışçıl ve kamu düzenini aksatmayan toplantı ve düşünceyi açıklama
özgürlüğünün, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına uygun şekilde önünün
açılması, polis müdahalesi ile karşı karşıya gelinmemesi amacıyla yasal, idari ve kurumsal
tedbirlerin alınması gerekliliğine dikkat çekmek gerekmektedir. Zira insan hakları
konusunda gerçekleştirilmiş olan diğer idari ve kurumsal tedbirlere ilave olarak 2911
sayılı Kanun’un, “Birinci Bölüm”, “Genel Hükümler” kısmı altında, “şiddet içermeyen
barışçıl toplanma ve ifadeyi açıklama özgürlüklerine kamu düzeninin bozulduğuna ilişkin
somut bir gerekçe olmaksızın müdahalede bulunulmaz” şeklinde bir hüküm eklenmesi, bu
alanda yaşanan sorunları asgariye indirecektir.
Kurumumuza, toplantı ve ifadeyi açıklama hürriyetinin kullanımından kaynaklanan
ihlal iddialarını muhtevi şikâyet başvuruları iletilmeye devam etmiştir. Örnek olarak,
Ankara’da mukim yerel bir gazeteci adına iletilen bir başvuruda, toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkının kullanımına dair gazetecilik görevinin icrası esnasında, kolluk
2021 YILLIK RAPOR 313