Page 568 - KDK
P. 568
Denmek suretiyle, olağan bir dönemde ifade özgürlüğü kap-
samında değerlendirilebilecek bir açıklama, ülkenin içinde bu-
lunduğu terör, şiddet ortamında özellikle bölgede iyi tanınan
siyasal bir kişilikten gelmesi sebebiyle, idarenin kamu güvenli-
ğinin sağlanması için önlem almasını haklı kıldığı belirtilerek
“zorlayıcı toplumsal bir ihtiyaçtan kaynaklandığı “vurgusuyla
ifade özgürlüğünün ihlali olarak kabul edilmemiştir.
85. Sürek/Türkiye Davası (No:3), Başvuru No: 24735/94,
8.7.1999
Dava haftalık bir dergide yayımlanan bir makalede devletin bölün-
mez bütünlüğü aleyhine propaganda yapıldığı gerekçesi ile derginin
toplatılmasının ve sahibinin para cezasına mahkum edilmesinin ifade
özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir. Konuyu inceleyen Divan,
aşağıda açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlalinin söz ko-
40
nusu olmadığı sonucuna varmıştır .
85.1. Mahkeme, Güneydoğu Türkiye’deki güvenlik durumunun hassasi-
yetini (bkz. 25 Kasım 1997 tarihli Zana – Türkiye Kararı, 1997-VII Rapor-
ları, s. 2539, 10. Madde) ve yetkililerin gereksiz şiddeti destekleyecek hare-
ketlere karşı tetikte olma gereğini de dikkate alarak, başvuran aleyhinde alı-
nan önlemlerin, başta ulusal güvenliğin ve ülke bütünlüğünün korunması ve
asayişsizlik ve suçun önlenmesi olmak üzere, Hükümet tarafından belirlenen
belli amaçların uzantısı olduğu kanaatine varmıştır.
85.2. Komisyon, bir bütün olarak makale bağlamı dahilinde okunduğun-
da yorumun okuyucular arasında, yazarının Türkiye devleti aleyhine olan si-
lahlı eylemi teşvik ettiği veya hatta eyleme çağırdığı izlenimini veren ifadeler
içerdiği ve bölücü amaçlar için şiddeti desteklemekte olduğu görüşündedir.
Başvuranın mahkumiyeti ve hüküm giymesi, yetkililerin değerlen-
dirme marjı kapsamında bir tepki olan milli güvenlik ve kamu em-
niyetinin korunmasına yönelik zorunlu bir sosyal ihtiyaca cevaben
yapılmış orantılı işlemler olarak kabul edilebilecektir. Bu nedenlerle
Komisyon bu davada 10. maddenin ihlal edilmemiş olduğu kanaatine
varmıştır.
85.3. Mahkeme, “bilgi “veya “fikirlerin “kırıcı, şok edici veya
rahatsız edici olmasının tek başına müdahaleyi haklı kılmadığını
yinelemektedir. Ancak mevcut davada söz konusu olan, şiddete teş-
viktir. Bu nedenlerden dolayı ve bu gibi davalarda ulusal yetkililerin sahip
KAMU DENETÇILIĞI KURUMU 563