Page 373 - calisma-ve-sosyal-guvenlik-3
P. 373

nedeniyle tabi oldukları hukuki durumlarının yeni yasal düzenleme-
              lerle değiştirilmesi hukuki güvenlik ilkesi ile bağdaşmadığı gibi, gerekli
              koşulların oluşmasıyla doğan ve zaman aşımı süresi de işlemeye baş-
              layan prim ödeme yükümlülüğünün, daha sonra yürürlüğe konulan
              mevzuatla yeni bir zamanaşımı süresine yeniden tabi tutulması hak ve
              nesafet kurallarına da uygun düşmemektedir.
                 30. Yukarıdaki gerekçeler, 5510 sayılı Kanunun 01/10/2008 tari-
              hinde yürürlüğe girmiş olması ve söz konusu Kanunda 93 üncü mad-
              desinin ikinci fıkrasının geriye yürütüleceğine dair hüküm bulunma-
              ması ile birlikte gözetildiğinde; şikâyetçinin prim yükümlülüğünün
              ilgili prim borcunun ait olduğu dönemde doğduğu, dolayısıyla zama-
              naşımı süresi ve başlangıcının 5510 sayılı Kanuna göre değil Mülga
              506 sayılı Kanuna göre belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

                 31. Nitekim 16 ncı paragrafta yer verilen Yargıtay kararlarında
              da, prim borcuna dayanak alınan mahkeme kararının 5510 sa-
              yılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra kesinleştiği durumlar-
              da dahi, mahkeme kararının prim borcunun doğumuna değil
              varlığının tespitine yönelik olduğu gerekçesiyle, zamanaşımı
              meselesinin 5510 sayılı Kanunun 93 üncü maddesine göre de-
              ğil, primlerin ilişkin olduğu zamandaki hükümlere göre çözül-
              mesi gerektiğine hükmedilmiştir.

                 32. Belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve daire karar-
              larında da benimsendiği üzere, zamanaşımının başlangıcının
              ve buna bağlı olarak somut uyuşmazlıkta uygulanacak kanun
              hükmünün  saptanmasında  muacceliyet  anının  belirlenmesi
              önem taşımaktadır.
                 33. Muacceliyet, bir borç ilişkisinde alacaklının borçludan edimi
              isteyebileceği ve borçlunun da bu isteme uyarak, edimi ifa etmek zo-
              runda olduğu anı ifade eder. Bir alacağın ya da borcun muaccel olması,
              ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla
              gerçekleşir.
                 34. 506 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde sosyal güvenlik destek
              priminin yaşlılık aylığından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edileceği
              düzenlenmiş olup, bu şekilde tahsil edilmeyen primlerin ödeme va-
              desine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olduğundan, 506 sayılı
              Kanunun prim borcunun en geç ertesi ayın sonuna kadar ödeneceğini



            372   KAMU DENETÇILIĞI KURUMU
   368   369   370   371   372   373   374   375   376   377   378