Page 70 - ekonomi-maliye-ve-vergi-1
P. 70
(alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmektedir. Belli bir
miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade anındaki alım gücü-
nün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir…
101. (…) Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme ge-
reğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar
verilmesi, gerçek hayatta büyük sıkıntılara, tutarsızlıklara ve adalete karşı
var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında
haklı eleştiri konusu yapılmıştır. Hukuk kuralları, gerçek hayata uygun
olduğu, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebildiği sürece hayatiyetini
devam ettirip, saygınlık sağlar ve hukuk kuralı olma özelliğini korur. O ne-
denle hukuk kuralları, görevli organlarınca değiştirilinceye, bu konuda yeni
düzenlemeler yapılıncaya kadar zedelenmeden gerçek hayata uygun olarak
yorumlanıp uygulanmalıdır.
102. (….) Hukuken geçersiz sözleşmeler haksız iktisap kuralları uya-
rınca tasfiye edilir iken denkleştirici adalet kuralı hiç bir zaman göz ardı
edilmemelidir. Bu husus hem hakkaniyetin hem gerçek adaletin bir gereği-
dir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken satış bedeli olarak verilen paranın
alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve o şekilde
iadeye karar verilmesi uygun olacaktır…” şeklinde hüküm kurulduğu gö-
rülmektedir.
103. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E:1998/13–353 K:1999/929
sayılı kararında “(…) Ülkemizde seyreden reel enflasyonun yıllık hızı, orta-
lama %30 %90 oranında, hatta daha fazla olmak üzere, seyir takip ettiği
bilinen gerçektir. Böyle bir ortamda, alacağını zamanında elde eden ala-
caklının, bunu bir an önce, paranın alım gücü kaybını önleyici, mal veya
hizmet yatırımlarına yöneltmesi, banka mevduat faizine, devlet tahviline
yatırması veya dövize dönüştürmesi, yaşanan hayat gerçeklerine uygun bir
davranış olarak benimsenmelidir. Enflasyon olgusu, belirli düzeylerde de-
vam ettiği müddetçe, buna bağlı olarak para değerinin düşmesi, alım gü-
cünün azalmasından, alacağını geç tahsil eden alacaklının zarar gördüğü,
%30 oranlarındaki temerrüt faizinin, bu zararı karşılamaya yetmeyeceği,
tartışmasız bir gerçektir. O nedenle hukukumuzda, para değerinin düşmesi,
alım gücünün azalması şeklinde ortaya çıkan zarar istemlerinin. B.K.’nun
105. maddesi kapsamında yorumlanması kaçınılmazdır. Hal böyle olunca,
bu ekonomik olgular, davacının ayrıca zararını ispat yönünden, kanıt ge-
tirmesini ortadan kaldırır, normal durumlar ve fiili karineler niteliğinde
KAMU DENETÇILIĞI KURUMU 65