Page 46 - ilitam-dergisi
P. 46
İLİTAM DIN EĞITIMI VE ILAHIYAT LISANS TAMAMLAMA PROGRAMI
Adnan Kahveci’yle görüştük, konuştuk, o da benimsedi. Benimseyince, bu sefer
YÖK’e bir baskı yaptı ama gene sonuç yok. YÖK’ün o zamanki Başkanı rahmetli
İhsan Doğramacı. Kalktım, bir gün kendim gittim kendisine, anlattım, anlattım,
her şeyi anlattım, dedim ki: “Gidersiniz camilere, ondan sonra beğenmezsiniz,
işte ‘Bunlar böyle söylüyorlar, şöyle söylüyorlar.’ dersiniz.” Biz de diyoruz ki: “Haklı
olabilirsiniz ama bizim bunları eğitmek için hem görev yaparken müktesebat-
larını, eğitimlerini yükseltmek için böyle bir projemiz var.” Artık kaçacak yeri
kalmadı, “Peki.” dedi; bir şart koştu bize: “Önce iki yıllık görev yapanları alalım.”
“Olsun.” dedik. “Mecburi hizmet yükleyelim.” “Olsun.” dedim. Yükleyebilir miyiz,
yükleyemez miyiz hiç düşünmeden, bir formül buluruz diye “Tamam.” Dedik. Bir
hafta sonra bu kararı YÖK’ten çıkardılar. Fakat o yıl geldi 1991’lere. Yani benim
görev süremin sonlarına doğru bir program düzenlendi, düzenlenirken bize hiç
sorulmadı. Ya, bunu biz başlattık, gerekçelerini biz ortaya koyduk. “Sosyal bilgi-
ler” adı altında bir önlisans programı düzenlendi; içinde bir iki tane -şimdi hatır-
lamıyorum, yanıma da almamışım, onlar bulunabilir- dinî motifli bir şey, ondan
sonra genel bir şeyler, bir sosyal bilgiler. Biz dedik ki: “Bu olmaz.” O zaman, işte,
rahmetli Adnan Kahveci dedi ki: “Hocam, bunu çok zor şartlar altında kotardık.
Şimdilik böyle başlayalım. Bir şeyi başlatması zordur, ondan sonra düzeltmesi
kolaydır.” Doğru, istediğiniz gibi olmaz ki işler. Biz de mecburen kabullendik,
“Başlasın, ondan sonra düzenleriz…” Başladı, bir iki sene devam etti, benim de
görev sürem bitti, 1992’nin başında ben de görevden ayrıldım. Dört buçuk yıllık
bir görevim oldu benim; 1987 ortalarında başlayıp 1992 başına kadar. Hükûmet
değişti, başka bir Hükûmet geldi; benim de birçok zorluğum, sıkıntım vardı,
işi nihayete bağladık. Ondan sonra da ben fakültedeki görevime döndüm.
Fakültedeki görevime döndükten bir yıl sonra rahmetli Özal beni YÖK üyeliğine
atadı kendi kontenjanından çünkü bu konuları çok sık görüştüğümüz için bir
gün telefonla aradı, direkt dedi ki: “YÖK’te bir boşalma oldu, senin YÖK üyeliği
yazını imzaladım. Bak bakalım, o konuştuğumuz konularla ilgili oralarda neler
yapılabilir.” Böyle bir sorumluluk üstlendi. Ona ilaveten, bir anekdot olarak da
söyleyeyim: Anayasa Mahkemesinde bir üyelik boşalmıştı, rahmetli oldu şimdi
Süleyman Aslan diye çok güzel bir arkadaşımız -Başkanım tanır belki- Anayasa
Mahkemesi üyeliğine atandı ama o zamanın Anayasa Mahkemesi Başkanı baş-
latmıyor, yani onun bir prosedürü var. Başkan götürüp yemin ettirecek, ettirme-
di. O çok üzmüştü rahmetli Özal’ı. “Süleyman’ı aratmayacak birini oraya bula-
46 OCAK 2020