Page 76 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 76

mağdur ettikleri anlaşılıyor. Ancak bazı vergi ve angarya çeşitlerinin hukukî çerçevede
            meşruiyet arz etmesi nedeniyle bu tür şikâyetlerin ne kadarının rüşvet, ne kadarının
            angarya olduğu noktasında ince bir çizginin varlığı da dikkat çekmektedir. Her iki kesi-
            min, ama daha çok yöneticilerin, hareket alanlarını genişletmede sınırları olabildiğince
            zorladıkları aşikârdır.
               Osmanlı öncesindeki İslâm ve Türk devletlerinde Divan-ı Mezâlim, Divan-ı Berîd vs.
            gibi tek bir kurum üzerinden yürüyen şikâyet hakkı, Osmanlı Devleti’nde adli kurumla-
            rın hepsinin görev alanı içerisine dâhil edilmiştir. En başta Divan-ı Hümayun, akabinde
            sadrazamla ilişkilendirdiğimiz ikindi divanı, çarşamba divanı, cuma divanları; eyalet
            merkezlerinde beylerbeyi divanları, sancaklarda sancak divanları, hatta şehzade di-
            vanları, yine kadıaskerlerin himayesinde çalışan, daha çok kadıların muhakeme edil-
            diği, onlarla ilgili yolsuzlukların, usulsüzlüklerin dikkate alındığı kadıasker divanları
            adalet dağıtan kurumsal yapılardır. Dolayısıyla devlet şikâyet mekanizmasını farklı
            kurumlara yayarak kamuyu temsil eden askerî kesimi sıkı bir denetim altında tutma-
            ya çalışmıştır. Mühimme Defterleri, Ahkâm Defterleri, Şikâyet Defterleri, Fermanlar
            – Adaletnâmeler- gibi merkezi yönetimin ürettiği defter ve belge çeşitlerine bakıldı-
            ğında şikâyet mekanizmasının reaya ve askeriler tarafından yaygın bir şekilde kulla-
            nıldığı ve bu şikâyetlerin karşılık bulduğu açıkça söylenebilir. Görevini kötüye kullanan
            yöneticilerin öncelikle bu durumdan vazgeçmeleri, devam etmeleri halinde ise ağır
            cezalara çarptırılacaklarıyla tehdit edilmişlerdir. Merkezi yönetim zulüm, yolsuzluk ve
            usulsüzlüklerin sonlandırılmasına dair bir tavır ve kararlılık sergilerken, uygulamada
            zaman zaman sıkıntılar çıktığı ve Padişah fermanlarının her zaman istenilen etkiyi
            yapmadığı,  taşradaki yöneticilere peş peşe gönderilen fermanlardan/adaletnâmeler-
            den anlaşılmaktadır. Adaletnâmaler dışında, Kanun-ı Osmanî’ye uymayan bid’at de-
            nilen eski vergi ve angaryalar da tahrir eminleri aracılığıyla tespit ve tasfiye edilmiş,
            böylelikle Osmanlı ülkesinin genelinde şer’e ve örfe uygun hukukî düzenlemelerle rea-
            ya rahatlatılmaya çalışılmıştır. Reayanın ve yöneticilerin merkeze veya adli kurumlara
            ilettikleri şikâyetler, gerçek ve haklı taleplerin yanında; makam, menfaat ve siyaset
            gibi endişe ve kaygılarla yalan bilgiler üzerine inşa edilen arz ve dilekçelerin varlığı da
            bir hakikattir. Osmanlı kroniklerinde bununla ilgili pek çok örnek bulmak mümkündür.
            Bu husus şikâyet mekanizmasının siyasiler-yöneticiler tarafından zaman zaman kendi
            çıkarları doğrultusunda kullanabildiklerini göstermesi açısından önemlidir.

               Sonuç olarak, Osmanlı’da haksızlığa uğradığını düşünen insanlar tek bir kurum
            yerine birden fazla yapı üzerinden şikâyetlerini dile getirebilmişler, böylelikle devlet
            de kamu adına iş yapan yöneticilerini etkin bir şekilde kontrol ve denetleme imkânı
            bulabilmiştir.




         74   14 ŞUB A T 2019
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81