Page 103 - kdk-sempozyum-3
P. 103

Anayasamızda  mesela,  idarenin  işleyişiyle  ilgili  inceleme  sonucunda
                  yapacağı işlemler kanunla düzenlenir, diye incelemeye işaret edilmiş-
                  tir. Kanunda ise, amaç başlığında incelemek, araştırmak ve önerilerde
                  bulunmak şeklinde tanımlanmış bir misyon vardır.
                  Dolayısıyla, mevzuatın bu durumundan da yola çıkarak bir şeye işaret   III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU
                  etmek istiyorum. Acaba bu denetim idare ile olan ilişkilerini bir gerilim
                  içeren denetim işleviyle tanımlandırmak doğru mu? Ombudsmanlığın
                  ilk kurulup geliştiği ülkelerde de bir denetim eksikliği tartışmalarının
                  yoğun olarak yaşandığı ülkeler olmadığına işaret etmek isterim.
                  Türk Ombudsmanının kararlarından örnekler verilerek bu işlevine iliş-
                  kin boyutlarını değerlendirmenize sunacağım.
                  Hemen kendi kanaatimi sunayım, değerlendirmelerinize sunayım. Ben
                  Ombudsmanlık faaliyetinin idareyle olan ilişkisini bir denetleyen, de-
                  netlenen ilişkisi şeklinde olmadığı kanaatimi söylemek isterim. Bunun
                  bir denetimden ziyade, idareyi hatalı eylem, işlem ve sözleşme yap-
                  maktan, tutum ve davranışta bulunmaktan korumaya yardımcı olmak,
                  sorunlarını tespit etmek, hatalarını gidermesine yardımcı olmak görevi
                  olarak görmek gerekir. Nitekim dava açma süresinin durmasını da bu
                  şekilde açıklayabiliriz.
                  Teknik olarak bir denetim ilişkisinin gerilimi içerisinde görmemek ge-
                  rekir. Bu yüzden iki boyutunu ön plana çıkararak değerlendirmek isti-
                  yorum.

                  Birincisi;  Ombudsman  faaliyeti  aslında  bir  şekilde  idare  hukukunun
                  oluşumuna, değişimine, gelişimine ve Ombudsman ile idarenin birlikte
                  katkıda bulunma yoludur. İdare hukuku bugüne kadar yargı kararla-
                  rıyla  yoğun  olarak  gelişmiştir  ve  idari  yargı  kararlarına  özgünlüğünü
                  veren, idare hukukunun teorik boyutuna büyük katkıları olmuştur. An-
                  cak, idari hayatının çok hızlı gelişmesi, değişimi, idare hukukunun ilke
                  ve kuramları aynı hızda üretilmesini zorlaştırmıştır. Bu yüzden de yargı
                  kararlarını idare hayatının hızına uyarlamanın yetişememesi teorik ze-
                  mini  zayıflatmış,  ihtiyaçlar  pozitif  düzenlemelerle  çözülmeye  başlan-
                  mıştır. O yüzden son dönemde yapılan birçok düzenlemenin kazostik
                  olması, tamamen hedefe yönelik olması, tamamen açıklayıcı, ayrıntıla-
                  ra girici, olaylar bazında çözücü düzenlemelerle giderilmeye çalışılması
                  bu teorik zeminin esasında zayıflaması ve uyarlanmasındaki gecikme-
                  den ötürü açıklanabilir diye düşünüyorum.


                                                   16 - 17 Eylül 2015, ANKARA   |        101
   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108