Page 133 - Sporda Hak İhlalleri ve Denetim
P. 133

SPORDA HAK İHLALLERİ VE DENETİM

            venceye alan hiçbir düzenleme olmadığından burada eşdeğer koruma karinesi
            ve eşit sevide koruma söz konusu değildir. AİHS’in 1. maddesi, taraf Devletlere,
            yargı yetki alanlarında bulunan herkesin insan haklarını tanıma ve güvence-
            ye alma görevi yüklemektedir. Dolayısıyla, bir an için insan hakkı ihlalini dev-
            let görevlisi olmayan üçüncü bir kişinin gerçekleştirdiği düşünülse dahi, eğer
            AİHS’de düzenlenen haklardan birinin ihlali AİHS’in 1. Maddesindeki genel
            yükümlülüğe muhatap Devletin uymamasının bir sonucu ise, o devlet Sözleş-
            menin ilgili maddesinin ihlalinden ötürü sorumlu olacaktır. Devletler Sözleş-
            meden doğan sorumluluklarını özel kurumlara veya kişilere aktararak/devre-
            derek (delegating) sorumluluktan kurtulamazlar. 4
            Sonuç itibariyle, TFF’nin, başta Tahkim Kurulu olmak üzere bütün kurumlarıy-
            la birlikte, insan hakları standartlarına uygun işlemler yürütmekle ve kararlar
            üretmekle sorumlu olması kaçınılmazdır. Aksi halde, TFF’nin tasarruflarından
            ötürü Türkiye Cumhuriyetinin AİHS düzleminde AİHM nezdinde sorumluluğu
            doğacaktır.

            TFF dışında kalan diğer spor federasyonlarının tasarrufları ile Spor Genel Mü-
            dürlüğü Tahkim Kurulu kararları bakımından, Devletin insan hakları sorum-
            luluğunun doğrudan doğduğunu daha rahatlıkla söylemek mümkündür. Spor
            federasyonlarının kuruluş ve işleyişinde Devletin hakim konumu, kanunda yer
            verilen özerklik ilkesine rağmen, federasyonların kamusal yönünün ağır bastı-
            ğını göstermektedir. Kaldı ki SGM Tahkim Kurulu doğrudan bir Devlet kurumu
            olarak ihdas edilmiş olup sekretaryası bizzat SGM tarafından yürütülmektedir.

            AİHM’in Suda kararı, TFF ve SGM bünyesindeki tahkim kurullarının işleyişiyle
            ilgili emsal değerindedir. Suda kararına konu olan ve şirket hisselerinin alı-
            mına ilişkin bir uyuşmazlık konulu vakada başvurucu, iki özel hukuk kişisi
            (başvurucunun azınlık hisselerine sahip olduğu şirket ile o şirketin çoğunluk
            hisselerine sahip olan başka bir şirket) arasındaki sözleşmedeki tahkim şartı
            nedeniyle tahkim yoluna gitmek zorunda kalmasından ve tahkim yargılama-
            sında adil yargılanma hakkının çeşitli boyutlarının ihlal edildiğinden yakınmış-
            tır. AİHM, başvurucunun kanunla öngörülmüş zorunlu tahkim usulüne tabi
            olmamakla birlikte, olayda rızai tahkimden bahsedilemeyeceğini vurgulayıp
            hakem listesi önden üçüncü kişi şirketler tarafından belirlendiği için kanuni
            mahkeme güvencesinin ve aleni yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
            varmıştır.  AİHM’in Suda kararı ışığında Türkiye’ye karşı derdest başvuruların,
                     5
            adil yargılanma hakkının uygulanabilirliği ile ihlali bakımından olası neticesi
            hakkında bir kestirimde bulunmak mümkündür.

            4   Bkz.  mutadis  mutandis,  Costello-Roberts  v.  Birleşik  Krallık,  para.  27-28;  Lenzing  v.  Birleşik
            Krallık, App. No.38817/97, Admissibility Decision of 9 September 1998; Lenzing v. Germany, App.
            No.39025/97, Admissibility Decision of 9 September 1998; Bosphorus Hava Yolları Turizm ve Tica-
            ret Anonim Şirketi v. Ireland, App. No.45036/98, GC Judgment of 30 June 2005.
            5   Suda v. the Czech Republic, App. No. 1643/06, Judgment of 28 October 2010.
                                                             2 MART 2018, ANKARA  133
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138