Page 176 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 176

2. GÜN





                  hukuk okurken üçüncü sınıftan kaçıp gelmek zorunda kalmış, biyoloji oku-
                  yor kaçmış gelmiş, ne yapacaksınız, sokakta mı bırakacaksınız bu insanları?
                  Bu insanlar artık sizin insanlarınız ve unutmayın, Türkiye’de üniversitelerde
                  100 bin yabancı öğrenci kontenjanı var, bunun daha yarısına bile gelinmedi.
                  Dolayısıyla bu konuda toplumun bu duyarlılığının bir biçimde iyi anlatılması
                  lazım. Süreç yönetimi ve iletişim ihtiyacımız var, bu iletişim de çok aksıyor.
                  Türkiye’de 390 tane Suriyeli hocamız var üniversitelerde, ne yazık ki dediğim
                  gibi ciddi bir bölümünü kaybettik ama bunların varlığı bile önemli. Çalışma
                  hakları tanındı Suriyelilere ama çalışma hakları, Türkiye’deki işsizlik dikkate
                  alındığında, Türkiye’de şu an Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 3.7 milyon kişi
                  iş bekliyor, Türkiye’nin ekonomisinin dinamiklerini düşünerek bu işi acaba
                  zaman içinde nasıl çözebilirizi dert etmemiz gerekiyor. Kurulan firmalar var,
                  yapılan işler var, bütün bunlar hani olumlu şeyleri görmemek anlamında
                  söylemiyorum, dediğim gibi şeytanın avukatlığı bana düştü son konuşma
                  olarak, onun için biraz belki karamsar şeyler söylüyorum ama şunu söylüyo-
                  rum; bu kadar emek verdik, bu kadar güzel şeyler yaptık, ondan sonra bu
                  işi iyi yönetemezsek bu verdiğimiz emeğe de yazık olacak ve biz o Suriyeli
                  çocukları, gençleri de kaybederiz, ona dikkat etmemiz gerekiyor.

                  Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri: Ben Avrupa Birliğine sonuna kadar taraftar
                  olanlardan birisiyim, bugün bile ama yapılan anlaşma çok yanlış bir anlaş-
                  maydı, ne Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine yarayacak bir hali var ne mülteci-
                  ye yarayacak hali var, ne Türk vatandaşlarına yarayacak hali var. Sadece ve
                  sadece Avrupalılar, kendi üzerlerindeki yükü bize yıktılar, “para verelim siz-
                  de kalsınlar” dediler. Bunun hiçbir mantıkla, vicdan ile açıklanabilecek tarafı
                  yok. Bakın şu grafikte görebilirsiniz; Avrupa’da bulunan Suriyelilerin oranı
                  Türkiye bulunanların sayısı %4’e çıktı, %4’ü aştı, Avrupa’daki %0.13’lerde! Av-
                  rupa’nın bizimle aynı göz hizasında konuşabilmesi için 25 milyon mülteci
                  alması lazım, 508 milyonluk dünyanın en zengin bölgelerinden birisi. Dolayı-
                  sıyla bu dağılımın bir kez daha düşünülmesi lazım ve bu Avrupa’daki vicdan-
                  sızlığın, Avrupa’daki endişelerin de bir biçimde makul bir zemine oturması
                  lazım. Paris’te geçen hafta gördüğünüz şey, parkta yatıyor insanlar, orada
                  yatmasın diye götürüp taş döktüler oraya, düşünün yani nasıl bir karar süre-
                  cidir bu, bunu nasıl yaparsanız, nasıl edersiniz?
                  Ben bazen diyorum ki, eleştirilerimizi yapalım, yapıyoruz da, ben Avrupa’da
                  konuştuğumda konuşmamın büyük bölümü buraya gidiyor ama hani şeytan
                  taşlarken dua etmeye de vaktimiz kalsın, biz ne yapacağız bu ülkede, bu
                  insanlarla bir arada biz yaşayacağız Avrupa destek verse de vermese de.
                  Dolayısıyla biz kendimizin ne yapacağına karar vermemiz lazım.


                  174
   171   172   173   174   175   176   177   178   179   180   181