Page 174 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 174

2. GÜN





                  milyonu aştı. Sabah AFAD Başkanımız da söyledi bunu, İçişleri Bakanımız da
                  söyledi. Bu sayı sadece yaptığımız güzel şeyler ve bu dönemle övünmekle
                  bizim yönetebileceğimiz bir sayı değil, onu söylemeye çalışıyoruz. Çocukla-
                  rın okulundan iş alanına, ekonominin işleyişinden birtakım işin politik yönle-
                  rine, her şeyi dikkate almamız gerekiyor.

                  2014’ten beri Türkiye dünyada en fazla mülteci barındıran ülke, 2010’da Türki-
                  ye’de 40 bin kişi vardı, 2014’den itibaren dünyada en fazla mülteci barındıran
                  ülke. Kamplarımız var, muhteşem, gerçekten, dünyanın en iyi kampları ama bu
                  kamplar doğal olarak 1 hafta, 1 ay, 1 yıl için yapıldı, 5 yıl, 6 yıllık hayat olmaz, o
                  hayatın değişmesi lazım. O insanlara orada sağladığınız hizmetler yetmez, onu
                  aşabilmeniz gerekiyor ne yazık ki ve sadece %8’den söz ediyoruz kamplarda ya-
                  şayan. Dolayısıyla bizim işimiz aslında bütün Türkiye’nin 81 ilinde bizlerle birlikte
                  bugün huzur içinde yaşayan Suriyelilerle birlikte nasıl yaşayacağımız.

                  Şimdi bakın, çok sık bugün kullanılan bir kavram misafirlikti, misafirlik çok
                  güzel bir kavram, Almanlar bir ara bizim Türklere diyorlardı “gastarbeiter”,
                  misafir işçi, sonra bir süre sonra biz fark ettik ki, ya bize Gast diyerek aslında,
                  misafir diyerek, bizi sınırlıyor. Senin hakkın yok, ben sana bir şey verirsem
                  sen misafirsin ya, bir şey verirsem alırsın, vermezsem sen iddia edemezsin.
                  Sonra Türkler kendi mücadelelerini yaptılar, çoğu vatandaş oldu, haklarını
                  temin ettiler, misafirlik iyi bir şeydir ama misafir hak barındırmaz. Hak te-
                  melli bir sistem oluşturmanız lazım ve insanların kendini huzur içerisinde
                  hissedebilmesi lazım.
                  Türkiye’de ortalama Türkiye nüfusunun %4’ünün üzerinde Suriyeli yaşıyor şu
                  anda. %4’lük kaç siyasi parti var düşünün Türkiye’de. Bunun siyasi projeksi-
                  yonlarını yapmak durumundayız. Türkiye’nin öyle illeri var ki Kilis gibi %100’ün-
                  den fazla, kendisi azınlıklığa düşmüş illerimiz var. Kilis’in nüfusu 125 bin, 130 bi-
                  nin üzerinde mülteci barındırıyor. İlk 10 ile bakıyorsunuz, sınır illeri değil artık,
                  İstanbul’da, Bursa’da, İzmir’de, Konya’da, Kayseri’de, Türkiye ortalamasının
                  üstünde insanlar yaşıyor ve bu grafikte gördüğünüz, en sonda gördüğünüz
                  Mersin  galiba,  sadece  oradaki  mülteci  bile  Avrupa’daki  sadece  iki  ülkenin
                  mültecisinden daha az dolayısıyla olağanüstü bir sayı. Bakın, burada görebi-
                  lirsiniz; Almanya Suriyeli sayıları, tabii başka mülteciler de var, 400 bin civa-
                  rında, İsveç var yine yüksek yani üç rakamlılardan, ondan sonraki Macaristan,
                  Avusturya, zaten transit yerler, orada kalmayacaklar, ilk fırsatta kaçacaklar.
                  Koca Fransa’ya bakın, 15 bin mülteci var, 15 bin bile değil. Bu sayılar bizim as-
                  lında neden bu ülkeler bu kadar tedirgin oluyor, onu da sorgulamamız lazım,
                  sadece kötü niyetli, sadece hasisler mi yoksa bunu yönetmek çok mu prob-
                  lemli, başka türlü endişeleri mi var, bakmamız lazım.


                  172
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179