Page 172 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 172

2. GÜN





                  taplar çıkarıyorum, en son İslamafobi ile ilgili Avrupa karikatürlerinde İsla-
                  mafobi üzerine  çalışmıştım, oradan  inanılmaz güzel  karikatürler  çıkmıştı.
                  Şimdi zamanımız çok fazla değil, onun ayrıntısına girmeyeceğim ama İslam-
                  fobi, özellikle göç dalgaları sonrasında zaten İŞID’ı ile birlikte El-Kaidesi ile
                  birlikte, Boko Haram ile birlikte zaten çok yükselen bir şey, her geçen gün
                  de bu hepimizi yakan bir ateşe dönüşüyor. Bunu görmemezlikten gelmek
                  başka yerlere gidebilmek gibi bir şansımız yok.
                  Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, bunun ilginç bir yanı Avrupa’da iki grup var,
                  bir grup diyor ki, “Türkiye, eğer belirlediğimiz evrensel kriterlere uyuyorsa
                  buyursun,” bir grup diyor ki, “kesinlikle olmaz çünkü biz ayrı bir kültür gru-
                  buyuz.”  Bazı  partiler  var,  “Avrupa istiyoruz, Türkiyesiz!”  Ama  biliyoruz ki
                  bundan 80 sene önce, çok da değil, Türklersiz de denebilir yakın zamanda,
                  Müslümansızlık da denilebilir çünkü bir süre önce Yahudileri o şekilde yok
                  ettiler, Çingeneleri yok ettiler. Dolayısıyla Avrupa’nın da bu anlamda sıkıntılı
                  olduğu her açıdan açık ama tekrar ediyorum, bu sadece onların işi değil he-
                  pimizin işi, bu dayanışmayı göstermemiz lazım.

                  Müsaade edin size bu karikatürü anlatayım; Angele Merkel burada seçim
                  kampanyası  yapıyor,  Almanya’nın  Kreuzberg  bölgesini  bilirsiniz,  Türkler
                  hep orada yaşar, orası böyle küçük İstanbul gibi olduğu söylüyoruz, orada
                  yürüyor Angele Merkel, “Kreuzberg de çıkarılsın Avrupa Birliğinden!” diyor.
                  Eğer etnik temelli, dini temelli bir politika içerisine girerseniz, eninde sonun-
                  da, (teşekkür ederim), kendinizle çelişmeye başlarsınız.
                  Mülteciler hep var oldu, ulus devletlerin kurulma sebebi şudur; ulus dev-
                  letler vatandaşını korur, Hocam çok daha iyi bilir, her birey kendi devletinin
                  koruması altındadır ama bazen o devlet size eziyet eder ya da o devlet sizi
                  koruyacak gücü kalmaz, o zaman ne olur? Başka yere gitmek istersiniz. Şu
                  an akın akın dünyada bu kadar adaletsizliğin yaşandığı dünyada milli geli-
                  rin, hukukun, demokrasinin eşitsiz paylaşıldığı bu dünyada herkes akın, akın
                  kendisini atmaya çalışıyor ve atanlar da dediğim gibi istediğimiz kadar eleş-
                  tirilim ama o eleştirilen yöne doğru gitmeye çalışıyor. Ama o kadar da kolay
                  bir şey değil, bakın, şurada 65 milyon şu anki son rakam, 65.3 milyon mülte-
                  ci var dünyada, peki, nereye gidiyor bunlar diye baktığınızda, sadece %15’i,
                  %15 bile değil, gelişmiş ülkeleri gidiyor, diğerleri yine diğer gariban ülkelere
                  gidiyor. Yani Afganistan’dan kaçıp Pakistan’a sığınıyor, Pakistan’dan kaçıp
                  Hindistan’a sığınıyor, işte Malezya’dan kaçıp Endonezya’ya sığınıyor vesaire
                  ya da Ürdün’den kaçıp bize geliyor vesaire. Dolayısıyla burada çok ciddi bir
                  adaletsizlik var, temel sıkıntı insanlığın sıkıntısı bu. Bu adaletsiz sistemi biz
                  nerede, ne şekilde dönüştürebileceğiz?


                  170
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177