Page 177 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 177
2. GÜN
Son bölüm, “sosyal kabul bölümü”; biz bu konuda sürekli çalışma yapıyoruz,
Türkiye’deki insanların Suriyelilere bakışını ve Suriyelilerin Türklere bakışını
anlamaya çalışıyoruz. İddia ediyoruz, dünyanın hiçbir yerinde olmayacak
olağanüstü yüksek bir kabul düzeyi var Türkiye’de şu an, insanlar huzursuz,
insanlar sevmiyor olabilir, istemiyor olabilir ama 3.5 milyon insan bu ülkede
5 yıldır, 6 yıldır öyle ya da böyle huzur içerisinde yaşıyor, bu çok kıymetli, çok
değerli bir şey, sadece bunu sürdürebilmemiz lazım. “Vatandaşlık” konusu
gibi bombalı konulara da dikkat etmemiz lazım. Bu konu her zaman bütün
süreci allak bullak edebilecek, o Türk toplumunun bütün o kadirşinaslığını,
bütün desteğini yıkabilecek bir süreç. Vatandaşlığı eninde sonunda konu-
şacağız, bu insanlar ilanihaye geçici koruma statüsü, mülteci bilmem ne ile
yaşamayacaklar, eninde sonunda vatandaş olacak ama bunun süreçlerine
dikkat etmemiz lazım ve bizim çeşitlilik içinde, daha güzel bir hayat için bir-
likte yaşamaya hazır mıyız sorusunu birbirimize sormamız lazım. Eğer süreci
yönetemezsek tam da Anayasa Mahkemesi Başkanımızın söylediği gibi nef-
retin yayıldığı bir toplum yapısına dönüşürüz, kendimizi de yakarız, onları
da yakarız. Dolayısıyla daha dikkatli olmamız lazım, karşımızdakine insan
olarak değer vermemiz lazım ama biliyor musunuz, en başta Türk toplumu
olarak biraz da birbirimizi sevmemiz lazım, biraz o dayanışmayı gösterme-
miz lazım. Bu kadar kendisiyle çatışan bir toplum, başkasına dayanışma da
gösteremez, empati de gösteremez, önce kendi içimizde bir huzuru, işbirli-
ğini sağlamamız lazım.
En önemli şeylerden birisi, belki de son söyleyeceklerimden birisi, bütün
bu süreç içerisinde çok unuttuğumuz şeylerden birisi şu; biz diyoruz ki, ba-
zen de abartarak kapılarımızı açtık, kucağımızı açtık, onlara barınma sağ-
ladık, yemek sağladık vesaire… Doğru ama bu iyilikler kısa zamanda eğer
sürdürülemez olursa unutulur. Bizim bu süreçler içinde o insanlardan her
zaman bize müteşekkir olmalarını beklemek gibi bir lüksümüz yok, insan
olarak değerini vereceğiz, insan olarak hakkını vereceğiz ve bu süreçlere de
mutlaka Suriyelileri de dahil etmemiz lazım. Onlar ne düşünüyor, ne ediyor
bilmiyoruz, biz Almanları hep eleştirirdik, derdik ki, “oturuyorsunuz Alman
Alman’a Türkler üzerine konuşuyorsunuz, Türkler yok ortada!” Aynı hataya
biz düşmeyelim. Tarihin bize öğreteceği çok şey var, çok güzel şeyler yaptık
ama bütün yaptığımız şeyleri sürdürülebilir kılmamız zengin bir toplum ya-
ratabilmemiz için eninde sonunda daha gerçekçi düşünmemiz lazım, daha
dengeli düşünmemiz lazım, biraz duygusallıktan ayrılıp, birazcık da böyle
iğneli konulara bakmamız gerekiyor.
Sabrınız için çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum hepinize.
175