Page 230 - kdk_yillik_rapor2018
P. 230
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
Nafaka alan kişinin tekrar evlenmediği, nafaka borçlusunun da bu şartlar altında tekrar
evlenemediği dikkate getirilerek bunun aile kurumuna zarar verdiği,
Evliliği bir “çıkar sözleşmesine” dönüştüren nafaka kararlarının yanı sıra, boşanma
sonrasında “velayet” ve “çocuk icrası” alanlarında verilen cinsiyetçi kararların
şiddete kaynaklık ettiği iddia edilerek,
Bu kapsamda, özetle “velayet” ve “nafakayı” düzenleyen yargı kararlarında cinsiyet
ayrımcılığına gidilmemesi, nafaka uygulamasının kaldırılması ya da tutarının kişilerin
yaş, sağlık, eğitim, çalışma vb. durumlarının doğru bir şekilde tespitine dayanarak
hakkaniyetli bir şekilde belirlenmesi, nafaka alacaklısının çalışma durumunun Devlet
tarafından takip edilmesi ve tazyik hapsinin kaldırılması talep edilmektedir.
Diğer taraftan, nafaka uygulamasının kaldırılmasına ya da süre sınırı getirilmesine
karşı çıkan görüşler de bulunmaktadır. Buna göre boşanmayı istemenin bile kadınlara
yönelik şiddetle sonuçlanabildiği ülkemizde nafaka uygulamasının kaldırılması halinde
çoğu kadının “şiddet gördüğü halde” evliliklerini sonlandırmaya çekinebileceği,
“erkekleri mağdur gösteren yaklaşımın” toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek
mağdur kadınların yaşam güvencelerinin ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağı
ifade edilmektedir.
Çarenin nafakanın kaldırılması değil; kadının eğitim, iş hayatı ve topluma katılım
süreçlerini güçlendirerek, kadınları yoksulluktan ve yoksulluk nafakasına muhtaç
olmaktan kurtarmak olduğu vurgulanmaktadır. Nafakanın kaldırılması ya da süre
sınırlaması getirilmesine yönelik bir düzenlemenin kadına karşı ekonomik şiddet
uygulanması sonucunu doğurabileceği iddia edilmektedir.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığına sebep olan uygulamaların ortadan kaldırılması
talep edilmekte; ancak bunun için öncelikle kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliğinin
sağlanması, boşanma halinde kadını ekonomik yönden güçlendirecek istihdam
politikalarının geliştirilmesi, çocuk ve yaşlı bakımı başta olmak üzere diğer sorumlulukları
açısından kadına gerekli desteğin verilmesi istenmektedir.
“Yoksulluk nafakası” 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 175 inci maddesinde;
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla
geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka
yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde tanımlanmıştır.
Nafakanın ödenme biçimi ve koşullarına Kanunun 176 ncı maddesinde yer verilmiştir.
Buna göre, nafaka, “alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin
ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş
gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde
mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin
gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem
hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek
2018 YILLIK RAPOR 229