Page 110 - KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
P. 110
kanalıyla 87.219,98 TL’lik icra takibi başlatıldığını, hiçbir geliri olmadığını ve eksik günlerini
dışardan tamamlamaya çalıştığını, memur hatasının kendisine yansıtılamayacağını, tek geçim
kaynağının emekli aylığı olduğunu, söz konusu hatanın kendine yansıtılmasının ne dürüstlük ve iyi
niyet kurallarıyla ne de sosyal devlet ilkesiyle bağdaştığını ifade ederek mağduriyetinin
giderilmesini talep etmektedir.
Kurumumuzca yapılan inceleme neticesinde, yaşlılık aylığının başvurana ödenmesiyle başvuranın
mevcut mal varlığı haline geldiği ve Anayasa’nın 35’inci maddesi bağlamında mülk olduklarının
kabulü gerektiği, bu itibarla başvurana ödenmiş yaşlılık aylıklarının borç çıkarılmasının mülkiyet
hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiği, bu müdahalenin hukuki olup olmadığının
değerlendirilmesi gerektiği, öncelikle başvuranın mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin 5510 sayılı
Kanun uyarınca gerçekleştirildiği, dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu, yapılan
fazla veya yersiz ödemelerin geri alınmasıyla Kurumun gider kaybının önlenmesi nedeniyle
mülkiyet hakkına yapılan bu müdahalenin meşru amaç şartını da taşıdığı, bundan sonra yersiz
ödenen aylıkların 5510 sayılı Kanun’un 96’ncı maddesinin (b) bendi uyarınca borç çıkarılması
işlemiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olup olmadığının incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
Buna göre, 1953 doğumlu olup yaşlılık aylığının bağlandığı tarihte altmış bir ve bu aylığın kesildiği
tarihte ise altmış altı yaşında olan başvurucunun, eksik kalan gün sayısını çalışma imkânı
olmadığından isteğe bağlı sigorta kapsamında tamamlandığı, dolayısıyla başvurucunun emekli
olduğu ve aylığın kesildiği tarihler ile mevcut yaşı nazara alındığında yaşlılık aylığının kesilmesi
akabinde borç kaydı oluşturma yönündeki müdahalenin –içerdiği meşru amacın dayandığı kamu
yararı ile karşılaştırıldığında- başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği
değerlendirilmiştir.
Diğer yandan, 5510 sayılı Kanun’un 96’ncı maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna geriye
dönük işlemlerin iptaliyle ilgili yetki verilmiş olsa da söz konusu sürelerin Kanun koyucu tarafından
konulan azami süreler olduğu, SGK’nın sigortalıların mağduriyetine sebep olunmaması için geriye
dönük denetimlerini daha kısa sürelerde yapması gerektiği, zira çalışma iradesi gösterdiği halde
emekli olmak saikıyla başvuruda bulunan vatandaşlara sehven de olsa başka bir statü kazandırıldığı,
bu statüde geçen sürelerin ise başvuranların aleyhine işlediği, ilerleyen yaşlarda iş bulmanın
zorlaştığı, ayrıca yersiz ödeme kapsamında oluşturulan borç kaydının da sigortalıları ilerleyen
yaşlarında ekonomik bir çıkmaza soktuğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle, somut olayın koşulları altında başvurucuya aşırı bir külfet yükleyeceği
değerlendirilen geriye dönük 5 yıla ilişkin yapılan borç tahakkuku işlemi ile kamu yararı amacı ve
mülkiyet hakkının korunması arasındaki makul dengenin kişi aleyhine bozulacağı kanaatiyle
birlikte yapılan borç tahakkukunun iptal edilerek icra takibinin sonlandırılması ve sistemin yapısına
zarar vermeyecek şekilde konunun etki analizi ve aktüeryal denge faktörleri araştırılarak,
05.12.2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta
İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin geçici 35’inci madde
hükmü gibi başvuran ve başvuran ile benzer konumda bulunan hak sahiplerinin kalan gün sayısını
tamamlayabilmelerine imkân verecek düzenlemelerin yapılması hususunda Sosyal Güvenlik
Kurumu Başkanlığına, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, Hazine ve Maliye
Bakanlığına ve Cumhurbaşkanlığına Tavsiyede Bulunulmasına karar verilmiştir.
79
79 2019/20057 numaralı başvuru hakkında verilen 11.05.2020 tarihli Tavsiye Kararı
101