Page 302 - 2021 Yıllık Rapor
P. 302
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
5275 sayılı Kanun’un ilk kabul esnasında öngördüğü işlemlerden sadece ikisi, somut
başvuru konusu ile uyarlı olarak yukarıda özetlenmiştir. Bu ilk kabul işlemlerinin
ardından hükümlüler, cezalarının infazının gerçekleştirileceği odalarına yerleştirilirler.
Hükümlülerin barındırılması ve yatırılması konusunda temel ilke, 5275 sayılı Kanun’un
63 üncü maddesinin birinci fıkrasında kayıt altına alınmıştır. Buna göre, “Tehlikeli hâli
bulunan hükümlü ancak bir veya üç kişilik odalarda, diğer hükümlüler ise kurumun
fizikî yapısı, kapasite durumu ve güvenlik gerekleri göz önüne alınarak cezaevi yönetimi
tarafından belirlenecek sayıda mahkûmun kalabileceği odalarda…” barındırılacaktır.
5275 sayılı Kanun, hükümlülerin infazının “tek kişilik odada” yapılmasını, sadece
tek istisna hariç yasaklamıştır. Söz konusu istisna, Kanun’un “Ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasının infazı” başlıklı 25 inci maddesinde geçen, ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasının infazının tek kişilik odada yapılacağı hükmüdür. Buna göre, bu ceza
türü ile infazı yapılan kişiler, bahse konu maddede yer alan güvenceler eşliğinde tek
kişilik odalarda barındırılacaklardır. Bu istisna dışında kalan tüm hükümlüler, diğer
hükümlüler ile birlikte barındırılacaktır.
İnfaz şekli olarak olmasa ve kısa süreliğine de olsa “tek kişilik odada” tutulma konusunda
5275 sayılı Kanun’un öngördüğü bir diğer istisna da “hücreye koyma” şeklinde
isimlendirilen disiplin cezasıdır. Kanun’un “Disiplin cezaları ve tedbirleri” başlıklı 38
inci maddesinde öngörülen bu ceza, 44 üncü maddede, “… hükümlünün eylemlerinin
nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı
kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan
yoksun bırakılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Görüleceği üzere bu uygulamaya, aynı
Kanun’un 44 üncü maddesinde sayılan eylemleri gerçekleştiren mahkûmlar hakkında en
fazla 20 gün süre ile başvurulabilecektir. Daha önemlisi Kanun’un 48 inci maddesinde,
hücreye koyma cezasının infazına, “ancak infaz hâkiminin onayı ile başlanabileceği”,
“infazından önce ve infazı sırasında hükümlünün, hekim tarafından muayene edileceği”,
“ilgilinin bu cezaya katlanamayacağı anlaşılırsa cezanın infazının sonraya bırakılacağı
veya hekiminin belirleyeceği aralıklarla infaz edileceği”, “koşullu salıverilme tarihine kadar
hükümlünün iyileşemeyeceğinin tam teşekküllü Devlet veya Üniversite hastanesi sağlık
kurulu raporu ile saptanması hâlinde hücreye koyma cezasının infaz edilmeyeceği ve yerine
alternatif ceza verileceği” şeklinde kaleme alınan pek çok temel güvence getirilmiştir. Bu
sayede, en fazla 20 günlük süre ile tatbik edilebilecek olan hücreye koyma cezasının,
hem hukuk hem de tıp ilmi açısından mahkûmun haklarına zarar gelmeyecek şekilde
uygulanmasına zemin hazırlanmıştır. Tekraren belirtmek gerekirse bu uygulama bir
infaz modeli olmayıp kısa süreli bir disiplin cezası şeklidir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi 5275 sayılı Kanun’un “tek kişilik odada” tutma konusunda
bu iki istisna haricinde öngördüğü bir üçüncü yol bulunmamaktadır. Dolayısıyla
mahkûmların, gözlem, sınıflandırılma ve gruplandırma sonrasında durumlarına
uygun odalarda diğer mahkûmlar ile beraber barındırılmaları ve cezalarının infazı
gerekmektedir.
2021 YILLIK RAPOR 301