Page 71 - KDK
P. 71

dilimize girmiştir. Toplumsal hayatımıza girdiği ilk günlerden beri
            “vatandaşlık”, devletle birey arasında yasal düzeni oluşturan ve o ya-
            sal düzenden meşruiyetini alan bir kurum olarak değerlendirilmiştir.
            Bunun sebebi, vatan ve yurt kavramlarının devlet ve birey arasındaki
            ilişkinin vazgeçilmez bir ifadesi olmasıdır. Kavramın anlatmak istediği
            vatandaşlığın devletle birey arasındaki yasal ilişkinin somut göstergesi
            olduğudur. Bu kapsamda devlet bireyin haklarını tanıyan, koruyan ve
            güvence altına alan bir kurumdur.
               16.1) Hukukumuzda bugün var olan modern vatandaşlık kurumu-
            na tarihsel açıdan bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının
            hukuki bir kurum olarak Anayasa’larımızda yer bulmuş olduğu tespit
            edilebilir; kurumun temelleri ise Tanzimat döneminde modernleşme
            çabalarının ortaya çıkması ile atılmış ve bu temeller aslında Osmanlı,
            devlet ve toplum yapısından bağımsız olarak şekillenmemiştir. Ger-
            çekten, Türk hukukunda vatandaşlık, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki
            tebaa statüsünden, Cumhuriyetle birlikte ulus-devletin vatandaşlık
            anlayışına doğru gelişme göstermiştir.
               16.2) Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti’nde farklı inanç gruplarına
            mensup kişiler bir arada yaşamışlardır. Bu farklı inanç gruplar arasın-
            da gayrimüslim tebaa için zımmi terimi kullanılmıştır. Osmanlı Devle-
            ti’nde zimmilere İslâm hukukunun yanında örfî hukuk da uygulanmış-
            tır. Zaman zaman zimmilerle ilgili çıkarılan fermanlar, büyük ölçüde
            İslâm hukukuna uygun olmakla birlikte devlet idarecilerinin görüşle-
            rini de yansıtmaktadır. Bu husus Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel
            Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan
            “Gökkubbe Altında Birlikte Yaşamak” adlı eserde yer verilen
            belgelerde görülmektedir.
               - Sultan II. Mehmed (Fatih) dönemine ait belgede; “Makamı-
            ma gelip yüz sürerek ellerinde mevcut olan Hz. Peygamber ve Hz.
            Ömer’den bu yana Kudüs-i Şerif’teki Hz. İsa’nın doğduğu Beytül-
            lahm Kilisesi, Kamame Kilisesi vb. kutsal mekanlar ile ilgili sahip
            oldukları hak ve imtiyazları yeniden talep eden Kudüs Rum Pat-
            riği Atnasyos ve ruhbanlarına aynı imtiyazları verdim. Bunları
            kimse rencide etmesin. Kim ki bu hükmün feshini murad ederse
            Allah’ın ve Resulünün hışmına uğrasın”






            66   KAMU DENETÇILIĞI KURUMU
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76