Page 536 - kamu-personel-rejimi-1
P. 536
sayısı tespit olunacak, yıldan arta kalan süreler hesaplamada dikkate
alınmadığında, davacının dava tarihi olan 27/01/2011 itibari ile hak
edip de kullanamadığı ve davalı işverenden talep edebileceği bakiye
senelik ücretli izin gün sayısının 97 gün olduğu anlaşılarak davanın
kabulü” şeklinde hüküm tesis ettiği ve söz konusu kararın EÜAŞ
tarafından temyizi sonucunda da Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin
24/09/2013 tarih ve E:2013/26133, K:2014/7471 numaralı ka-
rarında özetle” hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve
hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin
takdirinde bir isabetsizlik görülmemesi sebebiyle temyiz isteminin reddi ile
söz konusu kararın oybirliğiyle onanmasına” şeklinde hüküm tesis edil-
diği;
21. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E: 2006/12556, K: 2007/1252
numaralı kararında özetle “ Davacı işçi işyerinde halen çalışmakta
olduğunu ve yıllık izin sürelerinin hesabında aynı işverenin başka bir işye-
rinde 1986-1990 yılları arasında geçen hizmetlerinin de dikkate alınması
gerektiğinin tespiti isteği ile bu DAVAYI AÇMIŞTIR.
Öte yandan, davanın dayanağını 4857 sayılı İş Kanununun 54 üncü
maddesinin ilk fıkrasında yer alan “Yıllık ücretli izine hak kazanmak için
gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerle-
rinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır” şeklindeki kural
oluşturur. Gerçekten, işçinin aynı işverenin bir yada değişik işyerlerinde
çalıştığı sürelerin yıllık izin hesabı yönünden birleştirilmesi anılan yasanın
AMİR HÜKMÜDÜR.
Benzer bir düzenleme de, 4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi hük-
müne göre halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14 üncü maddesinin
2 nci fıkrasında YER ALMAKTADIR. Anılan hükümde, “İşçilerin kıdemleri,
hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına
bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler
gözönüne alınarak hesaplanır” şeklinde kurala YER VERİLMİŞTİR. Daire-
mizin istikrar kazanan uygulamasına göre işçinin aralıklı çalışmalarında iş
sözleşmesinin feshinin ardından, bir dönem için kıdem tazminatı ödenmiş
olması halinde bahsi geçen çalışmaların tasfiye edilmiş olduğu SONUCU-
NA VARILMAKTADIR. Kıdem tazminatı ödenmek suretiyle tasfiye edilen
sürelerin işçinin aynı işverenin bir yada değişik işyerlerinde daha sonra ger-
çekleşen hizmet süresine eklenmesi, MÜMKÜN GÖRÜLMEMEKTEDİR.
KAMU DENETÇILIĞI KURUMU 531