Page 208 - soma rapor 30122014
P. 208

BEŞİNCİ BÖLÜM


                                           TESPİT VE ÖNERİLER



                     Bilindiği  üzere,  Manisa’nın  Soma  ilçesinde  meydana  gelen  ve  300’ün  üzerinde
               madencimizi kaybettiğimiz kaza, ülkemiz tarihinde madencilik sektöründeki ilk büyük kaza

               değildir, Soma maden kazası da ne yazık ki son olmamıştır. Yaşama hakkını önde tutan bir

               anlayışla hareket edilmediği sürece Soma maden kazasından sonra yaşanan, Balıkesir, Bartın
               ve 18 madencimizin hayatını kaybettiği Ermenek maden kazaları da son olmayacaktır.


                     Yüzlerce madencimizin hayatına mal olan acı  örnekler  göstermektedir ki,  madencilik
               bilgi, uzmanlık ve tecrübe  gerektiren tehlikeli ve zor bir sektördür. Buna karşın ülkemizde

               madencilik alanında faaliyet gösteren pek çok işletmenin, ilkel koşullarda, eski teknolojiyle ve
               iş  sağlığı  güvenliği  kurallarını  önemsemeden  faaliyette  bulunduğu  anlaşılmaktadır.  Hiç

               şüphesiz  bu  işletmelerin  faaliyetlerinin  denetlenmesi  önemlidir.  Kaldı  ki;  hangi  teknolojik
               kapasite ile yapılırsa yapılsın, bu denli tehlike arz eden bir iş kolundaki işletmelerin sürekli ve

               gerçek manada denetlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

                     Bu rapor kapsamında yapılan inceleme, araştırma ve görüşmelerde, “Madenciliği nasıl iş

               sağlığı  ve  güvenliğine  uygun  yapabiliriz?”  sorusuna  cevaben  bugüne  kadar  başta  Türkiye

               Büyük Millet Meclisi olmak üzere çeşitli kamu idareleri, üniversiteler, meslek odaları ve sivil
               toplum kuruluşlarınca onlarca rapor, görüş ve yazı kaleme alındığı, sorunun çözümüne yönelik

               tespit ve önerilerin dile getirildiği görülmüştür.

                     Bununla  birlikte  hâlâ  can  kaybı  ile  sonuçlanan  maden  kazalarının  yaşanıyor  olması,

               toplum olarak soruna bakış açımızı yeniden gözden geçirmeyi ve bu konuda bilim insanlarının
               sesine  içtenlikle  kulak  vermeyi  gerekli  kılmaktadır.  Diğer  taraftan,  toplumun  tamamını

               kapsayacak şekilde güvenlik kültürünün oturtulması son derece önemlidir. Bu husus, gerek bu
               alandaki kamu idareleri ile sektördeki işçi, işveren ve diğer aktörlerin, gerekse toplumun her

               bir ferdinin, maden sektöründe yaşanan iş kazalarını doğal karşılama yanılgısına düşmeyerek,

               üzerlerine düşen sorumluluğu tam olarak idrak etmeleri ve içselleştirmeleri adına önemlidir.

                     Dolayısıyla devlet, işveren, çalışanlar, sendikalar, üniversiteler ve meslek örgütlerinin

               ortak çalışma ve çabası ile öncelikli olarak iş sağlığı ve güvenliği kültürünün ülkemiz insanı
               tarafından özümsenmesi ve bir yaşam biçim haline gelmesi hususunda herkes üzerine düşeni

               eksiksiz olarak yerine getirmelidir.





                                                           194
   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213