Page 57 - soma rapor 30122014
P. 57
doğal afetten beri başvurucuların sağlık durumları kötüye gitmiştir. Savcılık afetle veya kaza
olarak değerlendirdiği birinci başvurucunun ölümüyle ilgili ceza soruşturması yapmamaya
karar vermiştir. Sonradan, başvurucular tarafından, yetkililere karşı açılmış olan tazminat
davası, yerel halkın medya aracılığıyla tehlike konusunda bilgilendirildiği ve tehlikeyi azaltmak
için makul tüm tedbirlerin alındığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki yargılama kapsamında, Hükümet olağanüstü
şiddetlerinden dolayı çamur akmalarının öngörülmesi ve engellenmesinin imkânsız olduğunu
ve birinci çamur dalgasından sonra evine geri dönen insanların, bunu tahliye emrine aykırı bir
şekilde yaptıklarını ileri sürmüştür.
Başvurucular ise yetkilileri kusurlu tertibat üzerinde temel onarım çalışmalarını yapmayı
ihmal etmek, halkı önceden bilgilendirmemek ve soruşturma yapmamakla suçlamışlardır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, olayla ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştır;
“Devletin acil yardım konusundaki pozitif yükümlülüklerinin genişliği, tehlikenin
kaynağı ile tehlikenin hangi düzeyde azaltılabileceğine bağlıdır. Davanın koşullarının,
insanlar tarafından kullanılmak ve oturulmak üzere düzenlenmiş bir alanda sürekli bir şekilde
meydana gelen bir afet gibi, açıkça tanınabilir doğal tehlikelerin yakınlığını gösterip
göstermediğini sorgulamak önemlidir. 1999’da yetkililer ciddi bir çamur akması konusunda
sürekli artan bir tehlike olduğuyla ilgili kendilerini alarma geçirmesi gereken bir dizi uyarı
almışlardır. Koruma yapıtının kötü bir durumda olduğu dikkate alındığında, yetkililer
büyüklüğü ne kadar olursa olsun bir çamur akması felaketinin yıkıcı etkilere yol açacağını
biliyorlardı. Onarım çalışmalarının acil niteliği açık bir biçimde ortaya konulmuş olmasına
rağmen, bu çalışmalar için hiçbir fon ayrılmamıştır. Yerel halkın güvenliği için gerekli temel
tedbirler alınmamıştır: Hiçbir uyarı verilmemiş, kamuoyunun bilgi sahibi olduğu ya da
uygulanan hiçbir tahliye emri verilmemiş, Dağ Enstitüsü’nün geçici gözlem yerlerinin
kurulması konusundaki tekrar eden talepleri görmezden gelinmiştir. Ayrıca bu konuda bir
mevzuat oluşturulduğu, bir toprak düzenleme politikasının yapıldığı veya özel güvenlik
tedbirlerinin alındığını gösterir hiçbir şey yoktur. Çamuru tutması için yapılmış olan tesisata
gelince, bunun da doğru bir şekilde bakımı yapılmamıştır. Sonuç olarak, yetkililer afetten önce
hiçbir tedbir almamışlardır. Hiçbir şey yetkililerin bir toprak düzenleme politikası uygulama
ve insanların hayatlarını tehlikeye atan öngörülebilir bir tehlike karşısında acil yardım
tedbirleri alma konusundaki kusurlarını haklılaştıramaz. Bu tip politikaların uygulanmasını
engelleyen ağır idari kusurlar birinci başvurucunun eşinin ölmesine, kendisi ve aile fertlerinin
yaralanmalarına neden olmuştur. Dolayısıyla Rus yetkililer yaşam hakkının etkili bir şekilde
43