Page 86 - Türkiye'deki Suriyeliler - Özel Rapor
P. 86
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
III. Uluslararası Koruma Alanında 2000’li Yıllara Kadar Yürürlükte Olan
Yasal Düzenlemelerimiz
Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni ve 1967 tarihli
New York Protokolü’nü imzalamış ve böylelikle “Sözleşme kapsamındaki mültecilere”
uluslararası koruma sağlama yönünde taahhütte bulunmuş olmamıza rağmen, Yabancılar
ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesine kadar geçen süre boyunca,
ülkemizde uluslararası koruma alanında ciddi bir mevzuat eksikliği yaşanmıştır. Bu
dönemde; her ne kadar doğrudan uluslararası korumaya ilişkin olmasa da mültecilerle
ilgili kısıtlı bazı hükümler içermesi nedeniyle, 1934 tarihli ve 2510 sayılı mülga İskân
Kanunu, 1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 1950 tarihli ve 5683 sayılı
mülga Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun, bu alandaki
temel hukuki metinleri teşkil etmiştir. Öte yandan, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde
öngörülen uluslararası korumaya ilişkin iş ve işlemlerin nasıl yürütüleceğine dair bir yasal
düzenlemenin bulunmayışı, bahsi geçen kanunların ise mültecilerle ilgili gayet kısıtlı
hükümler içermesi (İskân Kanunu’nun genel olarak “yerleşmek amacıyla Türkiye’ye
gelen Türk soylu ve Türk kültürüne bağlı kişi”ler, diğer ifadeyle soydaş göçmenler; 5682
ve 5683 sayılı Kanunların ise yabancıların Ülkemize giriş-çıkış usulleri, vize ve ikamet
izinleri ile ilgili olması) nedeniyle; uluslararası koruma (ya da o dönemin terimleriyle
sığınma/iltica) başvurusunda bulunanlara yönelik iş ve işlemler, söz konusu dönemde
yönetmelik ve genelge gibi ikincil mevzuat hükümleri ile düzenlenmiştir.
Bu alandaki en önemli düzenleme, günümüzde mülga olan 1994 Yönetmeliği’dir. Resmi
adı “Türkiye’ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye’den
İkamet Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza
Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik” olan bu düzenleme, uluslararası koruma ile ilgili uygulamalara
yön verdiğinden; keza o zamana kadar doğrudan sığınmacılarla ve mültecilerle ilgili
tek yasal düzenleme olduğundan büyük önem taşımaktadır. Yönetmelik, 1951 Cenevre
Sözleşmesi’ndeki kriterleri esas alarak mülga İskân Kanunu’ndaki dar mülteci tanımını
genişletmiştir. Ayrıca, 1951 Cenevre Sözleşmesi ile hukuken sadece Avrupa’dan gelen
mülteciler konusunda taahhüt altına giren ülkemiz, bu Yönetmelik ile topraklarımıza
iltica eden “Avrupalı” mültecilere ilave olarak, Avrupa dışından gelenlere yönelik iş ve
işlemleri de belirlemiş; bu kişileri “sığınmacı” olarak nitelendirerek, Avrupa dışından
gelen bu kişilere, üçüncü ülkelere yerleştirilene veya başka bir kalıcı çözüm bulunana
kadar ülkemizde geçici olarak ikamet etme ve çeşitli imkânlardan yararlanma hakkı
sağlamıştır. En önemlisi Yönetmelik, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin 33’üncü maddesinde
86 TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER ÖZEL RAPORU