Page 202 - temel-haklar
P. 202

19. Suçsuzluk karinesi Anayasamızın 38 inci maddesinin
            dördüncü fıkrasında bir temel hak olarak düzenlenmiştir. Buna
            göre; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz”.
            Anayasanın mezkur maddesinde düzenlenmiş olan ve kısaca “suçsuz-
            luk karinesi” ya da “masumiyet karinesi” olarak anılan bu ilkeye göre;
            bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla
            sabit olmadıkça suçlu sayılması ve suçlu gibi muamele görmesi ola-
            naklı değildir. Masumiyet karinesi, kişinin suçsuz olduğu varsayımı ile
            hareket edilmesini gerektiren temel bir insan hakkıdır. Nitekim suç-
            suzluk karinesi Anayasanın “temel hak ve hürriyetlerin kulla-
            nılmasının durdurulması” kenar başlıklı 15 inci maddesinde,
            savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde dahi
            dokunulması mümkün olmayan çekirdek haklar kategorisinde
            kabul edilmiştir.
               20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinin ikinci
            fıkrasında; bir suç ile itham edilen herkesin suçluluğu sabit oluncaya
            kadar masum sayılacağı belirtilmiş, İnsan Hakları Evrensel Beyanna-
            mesinin 11 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, “Bir suç işlemekten
            sanık herkesin, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağ-
            lanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit
            edilmedikçe masum sayılacağı” hüküm altına alınmıştır.
               21. Masumiyet karinesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ka-
            rarlarında da çoğu kez işlenmiş, sınırları, kapsam ve içeriği içtihatlarla
            belirlenmiştir. AİHM, masumiyet karinesi ilkesinin cezai anlam-
            da bir usul teminatıyla sınırlı kalmayıp, daha geniş kapsamlı
            olduğuna ve hiçbir Devlet temsilcisinin bir mahkeme tarafın-
            dan mahkûm edilmeden bir kişiyi suçlu olarak gösteremeyece-
            ğine (Fransa aleyhine Allenet de Ribemont davası), ayrıca masumi-
            yet karinesinin sadece bir hakim ya da bir mahkeme tarafından
            değil, başka resmi makamlar tarafından da ihlal edilebileceği-
            ne (Litvanya aleyhine Daktaras davası) hükmetmiştir. Bu açıdan
            bakıldığında, masumiyet karinesine uygun hareket etme yü-
            kümlülüğü sadece yargıya değil, aynı zamanda idareye de ait
            bir yükümlülüktür.

               22. Anayasamızın 90 ıncı maddesinin beşinci fıkrası uyarınca
            usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin





                                                               KAMU DENETÇILIĞI KURUMU  197
   197   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207