Page 70 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 70
2. GÜN
hada uygulamazsa, birileri o insanların dramını görüp yüreğinde hissetmez
ve o kararlar kağıt üzerinde kalırsa aslında konuşulanların, alınan kararların
hiçbir faydası yoktur. Biz geçen hafta Göç Politikaları Kurulunu topladık ve
bu Göç Politikaları Kurulundaki heyecanı bugünkü misafirlerimizin görmesi-
ni isterdim. Yani bugünkü misafirlerimizin keşke o salonda olup gerek Milli
Eğitim Bakanlığı yetkilimizin gerek Başbakanlık yetkilimizin gerek İstihbarat
Teşkilatı yetkililerimizin gerek Sağlık Bakanlığı yetkililerimizin, tüm yetkili-
lerimizin nasıl ve ne şekilde bir insanlık heyecanı ve biz ne yapabiliriz, neyi
gerçekleştirebiliriz? Artık ne adım atabiliriz ve burada insanlığa nasıl katkıda
bulunabiliriz heyecanını görmenizi isterdim. Kolay değil, Türkiye tam üç bu-
çuk milyon mülteci ve göçmene ev sahipliği yapmaktadır. Bundan yorulma-
yan bir büyük millet vardır. Tam tersi bundan güç alan, bundan kuvvet alan,
bunu Allah’ın kendine bir sınavı olarak gören, bunu tarihin kendine bir sınavı
olarak gören, bunu insanlığın kendisine bir sınavı olarak gören bir millet var
ve yine ifade etmek istiyorum, bunun yanı sıra kamu bürokrasisinde onlar-
ca, yüzlerce, binlerce iş ile uğraşırken “aman, bu da nereden çıktı” diye bir
şekilde sitem etmeyen, tam tersi bunu kendisi için bir fırsat ortaya koyan ve
bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan ve 21. Asırda bütün dünyaya
insanlığın nasıl anlatılabileceğini hem de hikâyeler üzerinden değil, yazılan
makaleler üzerinden değil veya süslü kelimeler veya ağdalı sözler, cümleler
üzerinden değil tamtamına bunu yaşanan gerçekler üzerinden ifade eden
bir anlayışı ortaya koydular ve inanınız ki bu hal, bu milletin içine sinen, bu
millette var olan bir iklimdir. Biz bunu bugün gerçekleştirmiyoruz, kimse
yanlış anlamasın, kıymetli misafirlerimiz de yanlış anlamasınlar, bu topraklar
Museviler dahil olmak üzere birçok insana eğer darda ise eğer sıkıntıday-
sa ev sahipliği yapmıştır. Bizim medeniyetimiz, tırnak içerisinde çok güzel
tarif edilmiştir, bizim medeniyetimiz merhamet ve şefkat medeniyetidir ve
bu merhamet ve şefkat medeniyetinin eli sadece bu topraklara sığınanlara,
bize yardım edenlere değil. Yine bilinmesini isteriz ki, dünyada dili ne olursa,
dini ne olursa, rengi ne olursa, ırkı ne olursa, etnik kökeni ne olursa olsun
bu merhamet ve şefkat medeniyetinin eli onlara uzanmakta ve onlarla bir-
likte olmakta ve dünyaya iyiliğin ve dünyaya insanlığın nasıl oluşabileceğini
göstermektedir.
Peki, biz bunu niçin yapıyoruz? Bu da çok basittir, aslında bizim şifrelerimiz
çok basittir. Biz bunu bir tek şey için yapıyoruz; bizim dinimiz, bizim inancı-
mız, bizim geleneklerimiz, bizim göreneklerimiz, annelerimiz, babalarımız,
atalarımız ve bizim öğrendiklerimiz bize söyler ki, “insanların en şereflisi, ya-
68