Page 72 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 72

2. GÜN





                  nu bütün dünyaya anlatmaya çalışan maddenin ve materyalin arasına sıkış-
                  mayan bir Anadolu medeniyetini ifade etmeye çalışıyoruz.
                  Bugün insanlık tarihine büyük bir iz bırakılmaktadır. Biz her hafta, her gün,
                  her saat bu izi her dakika yaşıyoruz ve acaba bir eksiğimiz olacak mı, acaba
                  bir yanlışımız olacak mı diye bir taraftan sahil güvenliğimiz ile bir taraftan
                  jandarmamızla, bir taraftan polisimizle, bir taraftan bütün bunların burada
                  kalmasını sağlayan tüm kuruşlarımız ile birlikte el birliği ile bu mücadeleyi
                  veriyoruz ve bu mücadelenin tekraren altını çizmek istiyorum, bir insanlık
                  mücadelesi olduğunu ifade etmek isterim.
                  Kıymetli Misafirlerimiz, Kıymetli Dostlarımız, Türkiye’nin göç ve mülteci po-
                  litikası üzerine bir konuşma yapılması istendiğinde açıkçası aklıma gelen ilk
                  soru, neden bu ülkenin bir göç ve mülteci politikasının var olduğu idi. Ülkeler
                  aslında insanlar gibidir, ekonomik güçlerinden, gelişmişlik seviyelerinden ba-
                  ğımsız olarak karşı karşıya kaldıkları sorunlar sebebiyle bazı konularda daha
                  çok uzmanlaşabilirler, diğer ülkelerden farklı tecrübeler geliştirilebilir ve söz-
                  gelimi dünyadan her konuda ithalat yaparak bazı konularda “know-how” ola-
                  rak adlandırılan bilgi deneyimleri ihraç edilebilir. Türkiye özellikle biraz önce
                  belirttiğim  21.  Yüzyılın  etiketi  haline  gelmiş  olan  terör  ve  göç  konularında
                  dünya ortalamasının üzerinde bir tecrübeye ve birikime sahiptir. Kültürünün
                  temelinde olan göçebelik, yaklaşık bin yıldan fazla sürdürdüğü yerleşik haya-
                  tı süresince dünyanın önemli göç yolları üzerinde yerleşmiş olduğundan bu
                  göçü yönetmek, buna ilişkin kurumlar ve söz konusu ekonomik refleksler ge-
                  liştirmek durumunda kalmıştır. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’ndan
                  itibaren  sınırları  dışında  kalan  soydaşlarının  dönem  dönem  göçüne  maruz
                  kalmış olan Anadolu coğrafyası, insanlık dışı muamelelerden, zulümlerden
                  kaçan birçoğu evini, barkını, parasını, geleceğe dair umutlarını kaybetmiş bu
                  insanlara kucak açmıştır. Dolayısıyla her göç dalgası bizlerde bir tecrübe ve
                  bu tecrübenin getirdiği davranış kalıpları oluşturmuştur. Onun için burayı, bu
                  toplantıyı çok önemsiyorum. Çünkü bu toplantıda uluslararası misafirlerimi-
                  zin, ombudsmanlarımızın, insan üzerine çalışan misafirlerimizin olmasını da
                  çok önemsiyorum. Çünkü dünyada bu tecrübeler sürekli olarak yaşanmaz
                  ve tarih bu tecrübeleri hep acı olarak önümüze çıkarmıştır. Uzaktan bunları
                  izleyerek, gazetelerden okuyarak, elinize geçmiş birtakım kitap sayfalarıyla
                  birlikte bunları değerlendirerek bir sonuca ulaşmak elbette mümkün değildir.
                  Bu bir milletin büyük bir tecrübesidir ve bu tecrübe de eksikleriyle, hatalarıy-
                  la, onları bir şekilde ortadan kaldırmasıyla attığı adımlar, adım adım, merhale
                  merhale bir şekilde değerlendirilmeli, alt alta yazılmalı ve bu konuda nelerin
                  yapılması lazım geldiği bir şekilde tarihe ve dünyaya nakşedilmelidir.


                  70
   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76   77