Page 287 - yargi-ozel-raporu
P. 287

titizlikle çizilmiş esaslara bağlanması zorunludur. Yasada bu ko-
                      nuda değişikliği içeren yeni bir düzenleme yapılmasında fayda
                      görülmektedir.

                      (516) 6216 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasında
                      ihlal kararının verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kal-
                      dırılması için yapılması gerekenlere Mahkeme tarafından hükmedi-
                      leceği düzenlenmiştir. Ayrıca Kanunun 49 uncu maddesinin beşinci
                      fıkrası  gereğince,  temel  hakların  korunması  için  zorunlu  görülen
                      tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verilebile-
                      cektir. Buna mukabil 12/07/2012 tarih ve 28351 sayılı Resmi Gaze-
                      tede yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün “Tedbir kararı”
                      başlıklı 73 üncü maddesinin birinci fıkrası; “Başvurucunun yaşamına
                      ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bu-
                      lunduğunun anlaşılması üzerine, Bölümlerce esas inceleme aşamasında
                      gerekli tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verile-
                      bilir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Ancak diğer usul kanunlarında
                      yer alan yürütmenin durdurulması veya ihtiyati tedbir usullerinin
                      bir benzeri mahiyetindeki “tedbir kararı”nın kapsamı ile şartları ol-
                      dukça yoruma açıktır. Özellikle yaşam hakkına veya maddi-mane-
                      vi bütünlüğe yönelik “ciddi bir tehlike”nin hangi durumlarda kabul
                      edilmesi gerektiği veya buna bağlı olarak hangi tedbirin anılan teh-
                      likeyi giderici mahiyette olduğu, sübjektif değerlendirmelere sebep
        Adalet Sistemimizin Sorunları, İyileştirilmesi ve Güvenilirliğinin Artırılması Hakkında Özel Rapor
                      olabilecektir.  Tedbir kararına ilk kez başvurulan vakada da buna
                      benzer bir durum söz konusu olmuştur. (Bkz. 20/02/2014 tarihinde
                      verilen 2014/648 başvuru numaralı karar)

                      (517) AYM ise, konuya ilişkin olarak yukarıda değinilen kararını
                      oluştururken sağlık kurulu raporlarını dikkate almasına rağmen,
                      mevzuatın başvurucunun cezaevinde tutulmasını zorlamadığını vur-
                      gulayarak herhangi bir sağlık kuruluşuna nakil olasılığını dahi tartış-
                      mamıştır. Bunun yerine doğrudan başvurucunun tahliyesi usu-
                      lünü benimsemiştir. Oysaki tedbirin yönteminin belirlenmesinde,
                      yaşam hakkına veya maddi-manevi bütünlüğe yönelik “ciddi bir
                      tehlike”nin olup olmadığının somut olaydaki düzeyinin objektif ola-
                      rak tespiti elzemdir. Bu örnek, tedbir kararı müessesesinin AYM’ye
                      sınırları tam olarak belli olmayan bir yetki tanındığını göstermekte-
                      dir. Bu spesifik vaka meraklılarınca araştırılacak olursa sanık hayatını




                      260
   282   283   284   285   286   287   288   289   290   291   292