Page 114 - KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
P. 114
soruşturma sonucunda odasının değiştirilmesinin, bu nedenle KDK’ya yaptığı başvurunun ardından
tekrar soruşturma geçirmesinin iyi yönetimle bağdaşmadığı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu
değerlendirilmektedir. Bu olumsuz sonuçların, sadece buna muhatap olan kişiyi değil, aynı zamanda
bu duruma tanık olan personeli de olumsuz etkileyebileceği açıktır. Bu bağlamda; diğer personel
açısından, idareyle yaşadıkları bir sorun karşısında anayasal hakları olan kamu denetçisine başvuru
hakkını kullandıkları takdirde kendilerinin de benzer muameleye tabii tutulabileceği düşünceleri ile
üzerlerinde bir baskı hissedebileceklerinden İdare tarafından kamu denetçisine başvuru hakkının
ihlal edildiği görülmektedir.
Bununla birlikte, başvurana açılan disiplin soruşturması sonucunda, başvuranın söylediği iddia
edilen "bununla ilgili benden hesap soramazsınız, bu Enstitüde mafya tarzı yönetim yapıyorsunuz,
bu konu ile ilgili hesap vermeyeceğim, siz göreceksiniz bakalım sizinle hesaplaşacağım” hususları
ve çıkarken kapıyı çarpmasına ilişkin iddia hakkında ayrı ayrı ceza verilmiştir. Disiplin
soruşturmasına konu olaylar parçalara ayrılmak suretiyle her birine ayrı ceza verilmesi, disiplin
hukuku açısından kabul edilemez bir durum olup Danıştay da kararlarında bu yönde hüküm
kurmaktadır. Disiplin soruşturmasının konusunu oluşturan olayın oluş biçimi dikkate alındığında,
bütün olarak değerlendirilmesi gereken olayın, parçalara bölünerek kişiye iki ayrı ceza verilmesi
(yukarıdaki paragraflarda anlatılan diğer durumlar da göz önünde tutulduğunda), başvurana karşı
bir husumet olduğu algısını destekler niteliktedir.
Bu kapsamda, başvuranın, maruz kaldığı mobbing iddiasına yönelik olarak hukuk literatüründe “ilk
görünüş ispatı” olarak tanımlanan yeterli ve ikna edici açıklamaları ortaya koyduğu, idarenin bu
aşamadan sonra üzerine düşen tarafsızlığa dair ispat külfetini gereğince yerine getirememesi ve
yaptığı muamelelerin hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu ispat edici nitelikte açıklamalarda
bulunamaması nedeniyle, kamu görevlisi olan başvurana yönelik eylemlerin etkileri ve yoğunluk
derecesi gibi unsurlar dikkate alındığında, başvuranın -idarenin şikâyete konu uygulamalarının
kendisine mobbing (yıldırma) amacıyla uygulandığı- iddiasının gerçek olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan gerekçelere dayanarak, Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin
kendi eylem işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükmü de göz önünde
bulundurularak, başvurana verilen disiplin cezasının kaldırılması, atamasının eski görev yeri olan
ŞAP Enstitüsüne tekrar yapılması, mobbinge taraf kişiler hakkında gerekli incelemenin başlatılması
ve bundan sonraki süreçte mobbing olarak algılanacak uygulamalara fırsat verilmemesi yönünde
Tarım ve Orman Bakanlığına Tavsiyede Bulunulmasına karar verilmiştir.
104
Başvuranın İlişik Kesme İşlemine İtirazı Hakkında
Başvuran, 2015 – 2016 bahar yarıyılı eğitim-öğretim döneminde Atatürk Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programını
kazandığını, Atatürk Üniversitesi ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ortak programı olmasından
dolayı ders döneminde Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinden H.G’nin danışmanı olarak atandığını,
danışmanının seçtiği derslerden başarılı olduğunu, tez dönemine geçtiğini, ders dönemini bitirip tez
dönemine geçmesiyle birlikte Ö.G.’nin danışmanı olarak atandığını, seminer ve tez önerisinin
Enstitü tarafından kabul edildiğini, “Beden Eğitimi Öğretmenlerin İş Stresi ve Tükenmişlik
Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi” adlı tezinin savunma tarihi olarak
danışmanı ile 2018 yılın Eylül ayının ilk haftasını kararlaştırdıkları sırada E.T’nin ders seçimi
eksikliğinden dolayı almış olduğu kredi sayısının yeterli olmadığını ve yüksek lisans programından
104 2018/17444 numaralı başvuru hakkında verilen 28/02/2019 tarihli Tavsiye Kararı
110