Page 252 - 2019 Yıllık Rapor web
P. 252
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
İlgililerin kasıtlı ve kusurlu davranışlarından doğan fazla veya yersiz ödemelerde
ise; bu durumun tespiti için Kurumun iş yükünü de dikkate alarak makul bir süre
belirlenmesi, Kurumun hatalı uygulamasının yersiz ödemeye sebebiyet verdiği hallerde,
bu makul süreye ilaveten normalde emekli olunması için gereken sürelere ilişkin
yapılan yersiz ödemelerin faiziyle tahsil edilmesi, bu durumda olan kişilerden belirli
bir yaşı geçmiş olanlara ya da hayatını kaybetmiş kişilerin hak sahiplerine, söz konusu
süreleri borçlanma hakkının getirilmesi, 10 yıllık süreye dair tahsil uygulamasının
ise ilgilerin kasıtlı davranışlarına münhasır hale getirilmesi gibi önerilerin Kurumun
aktüeryal dengesi de göz ardı edilmeksizin tartışılması ve anılan mevzuat hükümlerinin
güncellenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Kurumumuza yapılan başvurular incelenirken, her dosya kendi özgün şartlarında
değerlendirilmek suretiyle yersiz ödemeye neden olan olay Kurumun hatalı
uygulamasından veya sigortalının kasıtlı veya kusurlu davranışı veya ihmalinden
kaynaklanmış da olsa, Anayasa Mahkemesinin (2013/673 Başvuru numaralı 20/04/2016
tarihli) kararı çerçevesinde, mülkiyet hakkı ihlali denetiminde benimsediği kriterler
(kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük) esas alınmaktadır.
Bu durumda somut olayın özelliklerine göre yapılan değerlendirmelerde, özellikle
ölçülülük ilkesinin altında yer alan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri ve idare
yönünden ise “iyi yönetim” ilkesi bağlamında kamu otoritelerinin; uygun zamanda,
uygun yöntemle ve her şeyden önce tutarlı olarak hareket etme gerekliliği yönünden
değerlendirme yapılmaktadır. Zira mülkiyet hakkına yapılan müdahalede kamu
yararı ile bireysel yarar arasında makul bir dengenin gözetilip gözetilmediğinin
değerlendirilmesi ayrı bir önem arz etmektedir. Bu bağlamda her bir dosyada, işlemdeki
hatanın kaynağı, hatanın tespit edildiği tarih, sigortalının bu durumu öngörme
durumu, başvuranın sistem dışına çıkarılması sonucu karşı karşıya kalacağı durum,
çıkarılan borcun sigortalının mahvına yol açacak düzeyde olup olmadığı vb. kriterler
göz önüne alınmaktadır.
Sonuç olarak, Kurumumuza yapılan başvuruların en yoğun olduğu alanlardan
biri olan sosyal güvenlik uygulamalarına yönelik olarak 2019 yılı için genel bir
değerlendirme yapmak gerekirse; Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarının İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinin 22inci maddesinde tanınan sosyal güvenlik hakkının
tesisine ilişkin iş ve işlemleri kapsadığı, bu bakımdan devlet erki tarafından hazırlanan
yasa ve düzenlemelerde bu hakkın özüne uygun bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği,
bireylerin bu hakka ulaşımı kadar demokratik, modern ve katılımcı yönetim anlayışı
içerisinde idare tarafından “bilgi edinme hakkı” kriterlerine uygun olacak şekilde
mevzuatın dağınıklığı ve karmaşıklığı da gözetilerek vatandaşa yalın ve anlaşılabilir
şekilde bilgilendirme yapılması beklenmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun, karmaşık olan mevzuatı uygulama birliğinin tesisi,
mevzuatın sadeleştirilmesi ve tekleştirilmesi amacıyla çoğunlukla genelgeler ile
2019 YILLIK RAPOR 251