Page 188 - KDK-2016-YILLIK-RAPORU
P. 188
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
anlayabileceği şekilde, tıbbi terimler mümkün olduğunca kullanılmadan, tereddüt ve
şüpheye yer verilmeden bilgi verilmesi gerektiği, Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının
aydınlatılmış onam maddesinde “hekim hastasını sağlık durumu ve konulan tanı,
önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın
sağlığı için taşıdığı riskler (…) konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma
hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta
olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir.” yönündeki
benzer düzenlemeler ile yukarıda belirtilen niteliklerin teyit edilmesinin yanı sıra
bilgilendirmenin hastalarca anlaşılırlığı hususuna atıfta bulunularak hasta hakları
açısından kapsamlı güvence sağlanmıştır. Bu doğrultuda şikâyetçinin ameliyat
öncesinde yapılan bilgilendirmesinin usule uygun olduğu, hastanede düzenlenen
formlarda detaylı açıklamalara yer verilmiştir.
Şikâyetçi, operasyon öncesinde kendisine darlığın tekrarlama ihtimalinin
bulunduğu bilgisinin verilmediğini iddia etmekte ise de; dosya kapsamında idarenin
sunduğu belgeler incelendiğinde Yatış Öncesi Bilgilendirme ve Onam Formunda
“Bana yapılacak olan tedavi ya da ameliyatın başarısı konusunda mutlak garanti
verilemeyeceğini kabul ediyorum.” ifadesinin yer aldığı, şikâyetçinin imzasının ve
el yazısı ile yazdığı “okudum anladım” ifadesinin bulunduğu İnternal Üretrotomi
Bilgilendirme ve Onam Formunun hastanenin üroloji kliniği tarafından düzenlendiği
ve bu formda “Darlık olan yerde operasyon sonrasında %45 oranında tekrar
daralma olabilir. Bu idrar akımında engellenmeye neden olabilir ve ek açık ya da
kapalı girişimlere ihtiyaç duyulabilir.”, “Darlığın uzun süreli olmasına bağlı olarak
187
idrar akımını sağlayacak mesane kasında %5 riskle zayıflık oluşabilir ve ameliyat
sonrasında idrar yapmada güçlük devam edebilir.”, “Ameliyatın başarı şansının
%60-75 arasında olduğu”, ifadelerinin yazılı olduğu görülmüş olup şikâyetçinin bu
yöndeki iddialarının dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilmektedir. Bu konuda
Yargıtay kararlarında tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç
değişmemiş ise doktorun sorumlu tutulamayacağı, doktorun iş görürken yöneldiği
sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların
özenle görülmemesinden sorumlu olduğu, tıp biliminin kabul ettiği bütün kurallara
uygun bir müdahale yapılmış ise artık doktora kusur izafe edilemeyeceği belirtilmiş
olup dosyadaki belgelerden doktorun dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiğini
veya sorumluluğunu yerine getirmediğini kanıtlayan bir husus tespit edilemediği,
Yukarıdan beri anlatılan hususlar, şikâyet başvurucusunun iddiaları, idarenin konu
ile ilgili açıklamaları, ilgili mevzuat, yargı kararları, uzman görüşleri ve tüm dosya
kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, şikâyetçiye yapılan ameliyat ile ilgili olarak
herhangi bir tıbbi kötü uygulama (malpraktis) tespiti yapılamadığından ve hastanın
aydınlatılması, rızasının alınması sürecinde hastaya ameliyat ve tedaviye ilişkin
YILLIK RAPOR 2016