Page 237 - KDK-2016-YILLIK-RAPORU
P. 237

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU



               Kelime  anlamı  olarak  hakkaniyet  (aequitas-equite-equity-billigkeit)  Türk  Dil
               Kurumu Güncel  Türkçe Sözlük’te,  “Hak ve adalete uygunluk, doğruluk, nasfet”
                     75
                                                                 76
               olarak,  bir başka sözlükte ise “hakka riayet etme” olarak  tanımlanmakta olup çoğu
               zaman bu tanımlarda geçen karşılıklarla birlikte kullanılmaktadır.
               Batı pozitif hukukuna bakıldığında hakkaniyet kavramının  Yunan düşüncesinde,
               Eflatun ve Aristo’ya dayandığı ifade edilmektedir. Aristo, bazı somut olaylarda
               çözülemeyen durumlar olduğunda, bu çözümsüzlüğün kaynağının, kuralda veya
               kuralı yapanda aranmaması gerektiğini, somut olayın kendisine odaklanıldığında ve
               “epieikeia” dediği hakkaniyet ile bu hataların düzeltebileceğini ortaya koymuştur.

               Roma hukukunda da Yunan düşüncesinden alınmış olan hakkaniyet kavramı şekilci
               pozitif hukukun yanında daha serbest bir hukukun gelişmesinde yardımcı olmuş;
               Roma medeni hukuku katı, sert ve teknik nitelikler taşıdığından hakkaniyet kavramı
               önem kazanmış ve süratle gelişen Roma toplumunun ihtiyaçlarına cevap veremeyen
               Roma hukukunda hakkaniyet, ilk önce yabancılar hukukuna dâhil olmuş, daha sonra
                                          77
               da Roma hukukuna geçmiştir.
               Buna benzer bir gelişim İngiliz hukukunda da gerçekleşmiştir. İngiliz ortak hukuku
               (Common Law) aşırı sert bir hukuk sistemi niteliği taşıdığından ortak hukuka
               başvurarak haklarını alamayanlar krala dilekçe ile başvuruyorlardı. Bu dilekçeler de
               krallık divanı üyeliğini ifa eden Lord Chancellor’a kral tarafından gönderiliyordu.
               Lord  Chancellor  da adaletsizliği  önlemek  için  yapılması  gerekli  işlemi  tespit
               ediyordu. Böylece İngiltere’de XVII ve XVIII. yüzyıllarda nasafet hukuku, ortak
               hukuku tamamlayan ayrı bir hukuk haline dönüşmüştür. XIX. Yüzyılda bu gelişme
               tamamlanmış ve nasafet hukuku, ortak hukuk gibi bir hukuk sistemi özelliğini
               kazanmıştır.  1875  yılında  ise  ortak  hukuk  ve  nasafet  hukuku  davalarına  bakan
               mahkemeler birleştirilmiştir. 78
     236
               Bu tarihsel yaklaşımdan sonra hakkaniyetin nasıl kavramsallaştırıldığına bakıldığında
               hakkaniyetin bir ideal, bir ilke veya adaletin tamamlayıcı bir aracı olarak ifade edildiğini
               görebiliriz. Ama tüm ifadelendirmelerde hakkaniyetin istisnasız adalet kavramı ile
               birlikte kullanıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bunlara örnek vermek gerekirse,
               John Rawls, A Theory of Justice adlı eserinde adaletin hakkaniyet olarak anlaşılması


               75  http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5846a-
               3f9e558d3.22531238, Hakkaniyet maddesi.
               76
                 Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, s. 362.
               77
                 Adnan Güriz, “Adalet Kavramı”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. 7, 1990, ss. 19-20
               78
                 Güriz, s. 20, bu konuda ayrıca Enock Kayondo, “The Historical Evolution of the Doctrine of Equity”,
               http://enock2005.blogspot.com.tr/2012/03/historical-evolution-of-doctrine-of_04.html

               YILLIK RAPOR 2016
   232   233   234   235   236   237   238   239   240   241   242