Page 110 - yargi-ozel-raporu
P. 110

içinde yürürlükteki tüm hukuk kurallarına aykırılık anlamına gelir.
                   Bu  çerçevede  içinde  anayasaya,  usulüne  uygun  olarak  kabul  edilmiş
                   uluslararası sözleşmelere, kanunlara, kanun hükmünde kararnamele-
                   re, tüzüklere, yönetmeliklere, içtihadı birleştirme kararlarına ve teamül
                   hukukuna aykırı uygulamaların tümü hukuka aykırılık kavramı içinde
                   yer alır.” Keza Mahkeme, atıf yaptığı 1985/31 Esas, 1986/1 Karar
                   sayılı 17/03/1986 tarihli bir başka kararında da hukukun genel ilke-
                   lerini kabul etmenin hukuk devleti için zorunlu olduğunu ve bunun
                   Yasa koyucu tarafından bile ortadan kaldırılamayacağını belirterek
                   anayasa, yasa ve içtihadı birleştirme kararları gibi ulusal mevzuat
                   yanında uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler ve hatta     Bölüm 1 Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Ceza Yargılaması, Soruşturma ve Kovuşturma
                   hukukun  genel kabul  gören ilkelerini  de  hukuk  devleti açısından
                   bağlayıcı kabul etmiştir.

                   (167) Hukuk devletinde bulunması gereken prensip ve ilkeler ile adil
                   yargılanmayı temin edecek kuralların bir bölümü ülkemizde 1992 yı-
                   lında gerçekleştirilen kanun değişikliği ile yürürlüğe girmiştir. Anılan
                   tarihte Türk hukuk sistemine hukuka aykırı deliller konusunda 1412
                   sayılı (Mülga) CMUK’un 254 üncü maddesine 3842 sayılı Kanunla
                   bir fıkra eklenilerek bu konuda önemli bir adım atılmıştır. Belirtilen
                   düzenlemeye göre “soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka
                   aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas olmaz” denilmiştir.
                   (168) Yine bu konuda asıl büyük değişiklik Anayasada yapılmıştır.
                   Kanun koyucu 2001 yılında yaptığı değişikle Anayasanın 38 inci
                   maddesine son bir fıkra ekleyip “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş
                   bulgular, delil olarak kabul edilemez” hükmünü kabul etmek sureti
                   ile hukuka aykırı yollarla elde edilen delillere dayanılarak karar veri-
                   lemeyeceği konusuna anayasal nitelik kazandırmıştır.

                   (169) 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’da da hukuka ay-
                   kırı yollarla elde edilen delillerin kullanılamayacağı konusunda çeşitli
                   maddeler bulunmaktadır. Bu konuda “İfade alma ve sorgudaki yasak
                   usuller” başlığı altında CMK’nın 148 inci maddesinde düzenleme
                   mevcuttur. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında “Yasak usullerle elde
                   edilen ifadeler, rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez”
                   denildikten sonra dördüncü fıkrada “Müdafi hazır bulunmaksızın,
                   kollukça alınan ifade hakim veya mahkeme huzurunda sanık tarafın-



                                                                          83
   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115