Page 205 - 2021 Yıllık Rapor
P. 205

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU



                 kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağının, sosyal güvenlik hukukundaki yerine de
                 değinmek gerekmektedir. Zira devleti kişilerin sosyal güvenliğini sağlayacak önlemleri
                 almakla yükümlü kılan Anayasa’nın 60. maddesi hükmünün varlığı ile sosyal güvenlik
                 kanunlarının ruhu ve konuluş amacı karşısında Sosyal Güvenlik Kurumu, sigortalı kabul
                 ettiği kişiler hakkında gerekli inceleme ve saptamayı yapmak zorundadır. Bu doğrultuda
                 Sosyal Güvenlik Kurumunun, sigortalı kabul ettiği ve üzerlerine düşen edimleri yerine
                 getirmiş olan kişilere karşı sosyal güvenlikleri yönünden verdiği güvene uygun hareket
                 etmesi gereklidir. Kurumun, yıllarca hiçbir uyuşmazlık çıkarmamış iken, sonradan ve
                 sigortalının  emekli  olma arzu  ve isteğini iletmesi  üzerine  sigortalılık sürelerini iptal
                 etmesi bu güven duygusunu zedeler. Gerçekten de, sigortalıdan primlerin alınıp yıllarca
                 değerlendirildikten sonra kayıtların geçersizliği ve sigortalı niteliği taşınmadığından
                 bahisle sigortalılığın iptali, kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca kişiyi sigortalı
                 sayan Kurumun, kişilere sigortalı olduğu güvenini ve sosyal güvenceye kavuşacağı
                 inancını verdikten sonra sigortalılıklarının iptal edilmesi sonucunu doğurur ki, bu
                 durumun Medeni Kanun’un 2. maddesine, hukuk güvenliği ilkesine ve sosyal güvenlik
                 hukuku ilkelerine aykırı olacağından şüphe duyulmamalıdır. (Yargıtay Onuncu Hukuk
                 Dairesinin; 21.02.1991 tarihli ve E: 1990/6609, K: 1991/1544 sayılı, 24/6/1994 tarihli
                 ve  E:  1994/7528,  K:  1994/12881  sayılı,  01.03.2011  tarihli  ve  E:  2009/13281,  K:
                 2011/2566 sayılı kararları. Yargıtay Yirmi Birinci Hukuk Dairesinin 07.07.1997 tarihli
                 ve E: 1997/4657, K: 1997/4745 sayılı kararı. Kaynak: www.corpus.com.tr)

                 Bu  noktada  Kurumumuza  başvuru  konusu  edilen  olayda,  başvuranın  yaşlılık  aylığı
                 almakta iken 29.06.1999 tarihinde başlayan vergi kaydının vergi dairesi tarafından
                 ilk tescil tarihi itibarıyla resen silinmiş olması ve devam eden başka bir vergi kaydının
                 bulunmaması sebebiyle, bu kapsamdaki sigortalılık sürelerinin iptal edilmesi sonucunda
                 yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını kaybetmesi üzerine yaşlılık aylığının başlangıç
                 tarihi itibarıyla iptal edildiği görülmektedir.
                 Somut olayda başvurana 01.03.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, daha
                 sonra bir kısım sigortalılık sürelerinin iptal edilmesiyle yaşlılık aylığına hak kazanma
                 koşullarına sahip olmadığı anlaşıldığından 12.01.2016 – 23.02.2021 tarihleri arasında
                 ödenen aylıklar ve bayram ikramiyeleri toplamının 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesinin
                 birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında borç kaydı oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Buna
                 göre yaşlılık aylığının ve bayram ikramiyelerinin, başvurana ödenmesiyle başvuranın
                 mevcut mal varlığı haline geldiği ve Anayasa’nın 35’inci maddesi bağlamında mülk
                 olduklarının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, başvurana ödenmiş yaşlılık aylıklarının
                 ve bayram ikramiyelerinin borç çıkarılmasının mülkiyet hakkına yönelik bir müdahale
                 teşkil ettiği açıktır. Bu noktada 1962 doğumlu olup yaşlılık aylığının bağlandığı tarihte
                 elli ve bu aylığın kesildiği tarihte ise elli dokuz yaşında olan başvurucunun, emekli olduğu
                 ve aylığın kesildiği tarihler ile mevcut yaşı ve ayrıca somut olaydaki kusurun idareden
                 kaynaklandığı hususları nazara alındığında, yaşlılık aylığının kesilmesi akabinde borç
                 kaydı oluşturma yönündeki müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı
                 bir külfet yüklediği değerlendirilmiştir. Ayrıca iptal edilen sigortalılık sürelerine ilişkin
                 primleri tahsil edip kullanan ve yıllarca bu sürelere ilişkin hiçbir uyuşmazlık çıkarmayan


             204 2021 YILLIK RAPOR
   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210