Page 211 - 2021 Yıllık Rapor
P. 211
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını
kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse
aylık bağlanabilmektedir. Bununla birlikte, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm
günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmekte, hak
sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan
yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla sigortalının
ölümü ile doğrudan ölüm sigortasında sağlanan haklardan yararlanmak çoğu kez
mümkün olmamakta ayrıca hak sahipliği şartlarının da gerçekleşmesi gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki, ölüm sigortasından aylık tahsislerinde genel kural olarak hakkı
doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerektiğinden,
sigortalının ölüm tarihinde hak sahibi olmayan kişilerin hak sahipliği sıfatını sonradan
kazanıp kazanamadıkları hususu o tarihteki yasal düzenlemelere tabi olacaktır. Bu
kapsamda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce hak sahipliği sıfatını
kazanmış kişilerin talepleri eski yasal düzenlemeler doğrultusunda değerlendirilecektir.
Esasen bu durum, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar
Kurumunun, Bağ-Kur’un ve Emekli Sandığının ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ve farklı
yasalara göre sosyal güvence sağlayan kurumlar olmasının tabii bir sonucudur. Bu
nedenlerle; ölüm sigortası bakımından, hak sahipliği sıfatını kazandığı tarihe göre
ölüm aylığı bağlanan ve giderek 5510 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca aylık
almaya devam eden hak sahipleri ile 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra
ölüm sigortasından yararlanma talebinde bulunan kişiler aynı statüde yer almadığından
bunlar arasındaki farklı uygulamalar nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edilmediği
74
değerlendirilmektedir .
7.4.1.9 Sosyal Güvenlik Ödemeleri ve Mülkiyet Hakkı
Anayasa Mahkemesinin birçok kararında; mülkiyet hakkının, bireylere bir tür
sosyal güvenlik ödemesi hakkını içermediği, bununla birlikte yürürlükteki mevzuatta
önceden prim ödeme şartıyla veya şartsız olarak, sosyal yardım alma hakkı şeklinde bir
ödeme yapılmasının öngörüldüğü durumlarda, ilgili mevzuatın aradığı şartları yerine
getiren bireylerin mülkiyet hakkı kapsamına giren bir menfaatlerinin doğduğu kabul
edilmektedir. Yüksek Mahkeme, mülk kavramı içerisinde yer alan ve ilgililerin hak
kazandığı bir sosyal güvenlik ödemesinin, hak kazanılan tarihten ödemenin yapıldığı
tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranları dikkate alınmadan ödenmesi durumunda
mülkiyet hakkının ihlal edildiği görüşündedir. Söz konusu kararlarda, mülkiyet hakkı
kapsamında değerlendirilen alacağın enflasyon oranları dikkate alınmadan ödenmesi
durumunda değer kaybına uğratılarak ödenmiş olacağı, bunun da değer kaybının
miktarı bakımından yapılan müdahaleyle başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağandışı
bir külfet yüklendiği anlamına geleceği değerlendirmelerine yer verilerek, söz konusu
müdahale ile kamunun yararı ve başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında
74 2020/100009 numaralı başvuru hakkında verilen 13.04.2021 tarihli Ret Kararı. 2021/3188 numaralı
başvuru hakkında verilen 29/6/2021 tarihli Ret Kararı. 2021/9346 numaralı başvuru hakkında verilen
06.10.2021 tarihli Ret Kararı
210 2021 YILLIK RAPOR