Page 44 - Karabağ Raporu
P. 44
42 Karabağ İnsan Hakları İnceleme Raporu
Statüsünün askeri hedef olmadıkları sürece bahse konu binalara ve tarihi eserlere
yönelik kasti saldırıların, uluslararası olan ve olmayan silahlı çatışmalarda bir savaş
suçu oluşturduğu konusunda ısrar etmekte olduğu ifade edilmektedir. Bu mallara
yönelik saldırıların Afganistan ve Kore’deki, İran ve Irak arasındaki, Orta Doğu ve
Eski Yugoslavya’daki çatışmalarda olduğu gibi, Devletler, BM ve diğer uluslararası
örgütler tarafından kınanmış olduğu da eklenmiştir. Bahse konu kuralda da
belirtildiği üzere Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü Askeri amaçlı
olmaması koşuluyla din, eğitim, sanat, bilim veya yardım amaçlarıyla kullanılan
binalara, tarihi eserlere, hastanelere ve hasta ve yaralıların toplandığı yerlere kasten
saldırı düzenlenmesini savaş suçu olarak saymaktadır. Dolayısıyla Mahkemenin
bu suçlar üzerinde yargı yetkisi bulunmaktadır.
2001 tarihli UNESCO Kültürel Çeşitlilik Evrensel Bildirgesinde ise kültürel
çeşitliliğin savunulmasının bir etik zorunluluk olduğu ve insan onuruna saygıdan
ayırt edilemeyeceği, kültürel hakların, evrensel, bölünmez ve karşılıklı bağımlılık
gösteren insan haklarının ayrılmaz bir parçası olduğu ifade edilmektedir.
Bahsedilen tüm uluslararası hukuk düzenlemeleri çerçevesinde yerinde inceleme
çalışmamızda edindiğimiz gözlemler neticesinde Ermenistan tarafından
uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin ihlal edildiği ve savaş suçu işlendiği çok
açıkça ortaya konmaktadır.
Öncelikle, Ağdam’da yapılan tespitlerde şehrin 1.Karabağ Savaşı sırasında maruz
kaldığı saldırılar neticesinde adeta haritadan silinecek kadar yerle bir olduğu, buna
kültürel malların da dâhil olduğu görülmüştür. Kültürel mallara ilişkin tespitler
için sırasıyla Penah Ali Han’ın evinin ve türbesinin bulunduğu külliye, Ekmek
Müzesi, Cuma ve Giyaslı Camileri ziyaret edilmiştir.
Saha ziyaretlerine ilişkin bölümde detaylıca bilgi verildiği üzere, Penah Ali Han’ın
evinin ve türbesinin bulunduğu külliyenin oldukça hasar gördüğü, Penah Ali
Han’ın mezarının yanı sıra oğlu İbrahim Halil Han’ın ve Hursidbanu Natevanın’ın
mezarlarına büyük zarar verildiği, Hurşid Banu Natevan’ın mezarının kazılarak
kemiklerinin çıkartıldığı, halen kemiklerin nerede olduğunun bilinmediği, Penah
Ali Han’ın saray binasına sonradan bir kapı yapıldığı bizzat gözlemlenmiştir.
Hursidbanu Natevanın’ın Azerbaycan’ın, özellikle de Karabağ’ın sosyal-siyasi,
kültürel hayatında ve edebiyatında önemli bir yere sahip oluşu nedeniyle mezarına
verilen zarar ve kemiklerinin çalınması ayrıca dikkat çekmektedir.